Bugun...
ŞEHVETİYE TARİKATI


Cüneyt ALPHAN GÜNEŞ DOĞARKEN
 
 
facebook-paylas
Tarih: 24-08-2020 16:42

Öncelikle hemen şunu belirteyim; hayatım boyunca hiçbir tarikat, cemaat, örgüt ve hareketin içinde yer almadım. Allah’ın bana vermiş olduğu en kutsal armağanı olan irade ve hürriyetimi hiçbir gücün eline teslim etmedim, etmem de.

Şüphesiz ki ben, Allah’a ve Resulüne inanan biriyim ancak çok da dindar biri değilim.

Evrenin ve kâinatın sahibinin bana dair bildiği ve benim de yaşadığım hayatımın hiçbir zerresini, evren karşısında bir pire kadar gücü olmayan insanoğlundan da asla saklamam.

Böyle olduğum için de hep bedel ödedim ancak hiçbir bedel Allah’ın ödeteceği bedelden daha kahhar ve daha can yakıcı değildir.

Hele münafıklar için…

Uzun bir süre önce alıp sıraya koyduğum ancak okumaya yeni vakit ayırabildiğim İsmail Saymaz’ın yazdığı “Şehvetiye Tarikatı” adlı kitabını ibretle ve tiksinerek okuduğumu ifade etmek isterim.

Bu arada geçen gün evlenen kitabın yazarı İsmail Saymaz ve hanımefendi eşine de mutluluklar dilerim.

Allah tamamına erdirsin, darısı dulların başına diyeyim.

Şehvtiye Tarikatı kitabı, son derece nezaketten uzak bir dille yazıldığı gibi, İslam dininin, fıkhının, hukukunun ve tefsirin bilgisinden yoksun, tamamen azınlık bir grubun günahkârlığını büyük çoğunluğa mal edilmek istenen, bu amacına da Kemalizmi alet eden, Kemalizm üzerinden tüm inançları rencide eden, art niyetli bir kitaptır.

Bir porno romanı gibi tamamen belden aşağı cinsel ilişki/cinsel sözcük, tahrik edici, insanları dinden, dindarlardan, Allah’tan ve tüm kutsal duygulardan uzaklaştırmaya çalışan ama bunu yaparken de topluma, sadece bir doğruyla dokuz yalanı yutturmaya çalışan bir kitap olmuştur.

Emin olun Mustafa Kemal Atatürk sağ olsaydı, asla bu kitabın dilini tasvip etmez, şiddetle bu tiksindirici dili reddederdi. Belden aşağı Müslümanları vurmak Mustafa Kemal’in yapacağı iş değildir. Atatürk’ün dine dair pek çok yazısını okudum, eleştirilerinin bazılarına da katılmasam da, Atatürk, eleştirilerini daima entelektüel edep ve adap içinde yapmıştır.

Ama Atatürk üzerinden geçinen, onu kendine kalkan yapıp onun ideolojisini savunuyormuş gibi yapan Kemalistlerin bir kısmı, şimdi değil, ta Cumhuriyet tarihinden bu yana dine vurmak, İslam inancını toplumun gözünde küçültmek için bu tip yöntemlere başvurmuşlardır.

Bugün İsmail Saymaz’a destek veren Kemalistler/ ya da Kemalizm üzerinden geçinenler, yine 1946 yılında da aynı yönteme başvurmuşlardır.

Kültür Bakanlığı tarafından 1946 yılında basılan “Menakibe Arifan- Ariflerin Menkibeleri” adlı kitap, Ahmet Eflaki ve Tahsin Yazıcı tarafından İsmet Paşa’nın emriyle çevirisi yapılmış ve basılmıştır.

Söz konusu kitap ile İsmail Saymaz’ın kitabını yan yana getirin, bulabileceğiniz tek fark, şahısların, yerin ve zamanın farklılığı olacaktır. Başvurulan yöntem ve tarz aynıdır.

Ariflerin Menkibeleri kitabında, tüm insanlığa mal olmuş, sahip olduğu ilim, entelektüel birikim ve tasavvuf inancıyla ülke sınırlarını aşmış, uluslararası okyanus ötesi sınırlarda dahi saygı duyulan bir isim olan Mevlana Celaleddin-i Rumi’ye açık ve net ifadelerle iftira atılmakta ve hakaret edilmektedir.

Özetle kitapta, güya Mevlana’nın eşi Kira hatun, kendisine sitem etmekte, kendisiyle cinsel temasta bulunmadığı için, “acaba Mevlana hazretlerinde iktidarsızlık mı var” diyerek alınganlığını dile getirmektedir. Bu ifadelerinden sonra Mevlana Hazretleri o gece, Kira Hatun’la tam yetmiş (70) kez cinsel temasta bulunmakta, artık buna dayanamayan Kira Hatun, çareyi dama kaçmakta bulmaktadır.

Kira Hatun’un kaçışı üzerine, Mevlana kendisine; “Yaaa! Bak gördün mü, sitemin üzerine Allah’ım sana nasıl bir mucize gösterdi ve bana da nasıl bir güç verdi” gibi ifadeleri kullanmaktadır. Sayfa 486.

İşte gördüğünüz gibi, Mevlana gibi bir İslam âlemine edep ve ahlak dışı bir şekilde iftira atılmaktadır.

Yine Turan Dursun’un yazdığı ve Bedir Yayınlarında çıkan “Molla Camii” adlı kitapta da son derece terbiyesizce Molla Camii’ye iftira atılmaktadır. Sayfa 71.

–Ki tüm Medreseler de, talebeler belli bir eğitim düzeyi aldıktan sonra Molla Camii’nin “Molla Camii” kitabını, zorunlu olarak okutulmaktaydı benim dönemimde. Ben de Molla Camii’yi okudum. Benim için de, tartışmasız bir İslam alimidir.

Şevki Eygi’nin yazdığı Mefatulüs Heyderatül kitabında da peygamberlere iftira edilmektedir. Bazı İslam alimlerinin eşlerini, gelen misafirlere peşkeş çektiğini diyebilecek kadar arsızca iftira atmaktadır. Bu iftiralarla Müslümanları dinden uzaklaştırmaya çalışılmaktadır.

İsmail Saymaz’ın kitabında anlattıkları yalandır demiyorum, günümüzde şeyhlerin meta, müritlerin müşteriye dönüştüğünü kabul ediyorum ancak, mazlum ve saf Müslümanları kandırarak “seks tarikatı”, “Badeleme Dergahı” gibi tarikat kuranları da örnek göstererek sanki tüm tarikat ve cemaatlerde bu sapkınlık varmış gibi hava vermesini de doğru bulmuyorum.

Hele hele, sahte şeyhlerle ve kandırılan müritler arasında geçen “badeleme” gibi tensel temas şeklinin tiksindirici/mide bulandırıcı bir dille anlatımını ülkede tanınmış bir yazara da yakıştıramıyorum.

Hiç şüphesiz ki, ülke ve millet olarak tüm sahte tarikat, cemaat ve bunun gibi tamamen ranta dayanan, insanların inanç ve vicdanlarını sömüren yapılar üzerine gitmeliyiz, devlet de bütün gücüyle gitmeli ve bu tür yapılara asla izin vermemelidir.

Osmanlıdan Cumhuriyete, Cumhuriyetten şimdiye kadar var olan cemaat ve tarikatların sosyolojisini yok sayamayız ancak bunların bir STK olarak devlet kontörlünde faaliyet yapmaları gerektiği konusunda da hem fikirim.

Sanırım sil baştan yeni bir anlayışa ihtiyacımız vardır.



Bu yazı 1044 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR

Haber sitemizi beğendiniz mi?


YUKARI