Bugun...
DİRİLİŞ: İLKBAHAR


Esra BÜLBÜLOĞLUPOLAT "ÇIĞLIK"
 
 
facebook-paylas
Tarih: 06-01-2017 22:32

Bahar geldi havaya, suya ve toprağa. Bu üç katman ısınıyor. Toprakta tohumlar, örtü ve böcek kışın soğuğundan kaçarak saklandıkları derinliklerden harekete geçiyor. Bu kıpırdanışların benzeri vücudumuzda da başlıyor. Kan basıncımız, kalp hızımız, beyin ve sinir hücrelerimiz de bu değişime kayıtsız kalmıyor. Bizi oluşturan hücrelerimizin yapıtaşları da değişik bir moda giriyor. Bu yeni duruma alışmak bazen kolay olmuyor. Uzun bir kış mevsiminden sonra onlar da uyanıyor. Uyku düzenimiz bozuluyor. Gelen yaza hazırlık… Bayrama hazırlık... Yeni meyvelere hazırlık...Yorgunluk, halsizlik, depresyon…

İlkbahar karışık duygular içinde. Bazen sıcak, bazen soğuk. Bazen yağmurlu, bazen açık. Karışık. Şiddetli yağışlar oluyor kırk ikindi adı verilen. Şoför, yolcu, çiftçi, devlet etkileniyor bundan.

Kış ile yaz arasındaki mevsim. Ey ilkbahar hoşgel gönlümüze, evimize, şehrimize. Aldatma çiçekleri. Kandırıp yarı yolda koyma onları. Yaza ulaştır. Kemale erip meyve olsunlar. Tekrar toprağa düşsünler. Onların kaderi güneşi görüp toprağa düşmek.

Kış sırtını çevirmiş, uzaklaşıyor bizden. Soğuktun, karanlıktın, yokluktun, hüzün ve sessizliktin. Ama sensiz de olmuyor. Hani acılar gerçektir ya. Bahar da senin çocuğun. Yağdırdığın kar olmasa, cemreler ne işe yarar? Üstten güneş gören toprak alttan suyu almayınca diriliş olmuyor.

Gökyüzü sevinç gözyaşları döküyor toprağın alnına.Toprak gülüyor güneşi görünce. Çünkü toprak analık yapacak; çeşit çeşit, rengarenk, cıvıl cıvıl yavrular doğuracak. Müjdeler olsun. Bu yıl da Yüce Allah’ın ganimetleriyle dolacak.

‘‘İnsan dört şeyden yaratılmıştır’’ der Hipokrat, İbni Sina ve daha birçokları. Hava, su, toprak ve ateş. Ateş güneştir, toprağımız ısınır. İçimiz, kemiklerimiz ve duygularımız ısınır bahar güneşiyle. Bahar bu dört varlığı biraraya getirir. Yeni yaratılışlar olur. Hormonlar tavan yapar bu mevsimde.

Bir mahzendeki kırk odanın kırkıncı kapısının anahtarını aramak, sessiz kalan hormonların armoni gibi çığırdığı sestir, tıngırtıdır, haykırıştır. Bahar gibi coşmak, sular gibi çağlamak, güneş gibi ısıtmaktır, sevinçtir. Fakat kıştan kalan gönül yorgunluğuyla arada kalmaktır.

Kış mertti. Ben soğuğum, ölümüm, sessizliğim, kaçın benden soğuğumdan yakarım sizi dedi. Açık ve netti. Gülmedi, güldürmedi. Sırtını döndü ve seni bize bırakıp bir daha ki sefere buluşmak üzere veda etti. Güneş yüzünü gösterdi. Kalp ayrı çarpmaya başladı. Sözler verildi. Tarih alındı. Doğa ayrı bir ahenkle canlanmaya başladı. Davul zurna sesleriyle yankılandı.

Kiminin rüyası, hayali, bekleyişi, beyaz gelinliğin simgesi… Kiminin hayallerine kavuşamadan giyindiği beyaz kefeni… Her genç kızın umudu…

Bülbül uzun zamandır yapayalnız. Beklemekte sevgiliyi. Muhabbet edeceği gül, baharda saklı. Sevinç çığlıkları her tarafı kaplıyor sabah, güneş doğmadan önce.

Özgürlüktür bahar. Bir bakıma esaretten kurtuluştur. Her ne kadar gönül yaralı, yorgun da olsa kıştan kalan, kuşların özgürlüğü gibi kanat çırpmaktır gökyüzüne. İnsanın kuşlar gibi kanadı olmasa da semaya ulaştıracağı duası vardır gökyüzüne.

‘‘Allah’ım bilerek veya bilmeyerek yapmış olduğum tüm günahlarımdan senin rahmetine sığınırım.’’

‘‘Allah’ım ruh da beden de rahat olmadıkça, döşek rahat olsa neye yarar. Huzur ver Ya Rabbim.’’

‘‘Allah’ım bu dirilişi bize hayırlı et.’’

Amin.



Bu yazı 3314 defa okunmuştur.

YORUMLAR
2 Yorum

Erkan Bülbüloğlu
25-02-2017 10:42:00

Kaptırdım yazının akışına, bekliyorum devamını sabırsızlıkla.Hayırlara vesile olması temennisiyle.

Esra şahin
07-01-2017 00:25:00

Hayırlı olsun hoş geldiniz

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR

Haber sitemizi beğendiniz mi?


YUKARI