Bugun...
FEDAKAR ŞEHRİN SESSİZ FERYADI


Mü'mine Ö.S (Binti Ramazan) KATREDEN-DERYAYA 95.8
 
 
facebook-paylas
Tarih: 02-04-2015 10:59

FEDAKAR ŞEHRİN SESSİZ FERYADI

Bakmayı bilen toplumlar var oldukça modern görünümlere de bürünse şehirler, görselliklerinin arkasındaki tarihi zenginliğini, geçmiş neslin hatıralarını taşıyan kesitleri, dokusu bozulmadan görebilecektir.

Ben, sana geldiğimde sen çok yoğun; ben de çok yorgundum. Yerden yükselen yaşam mücadelesindeki bencil, merhametsiz, öfke dolu insanların alıp verdikleri nefeslerinin havanı kirlettiklerine şahit olmak beni müteessir etmişti.

Şimdi ise sen, hem hasta hem daha yoğun ve üstelik de yorgunsun.  Oysa ben  her şehir gibi seni anlatmak istediğimde sana dokunacağım bam telini biliyor, üzerine giydirdikleri ruhuna kilit vuran tüm görsellerin manidar dokuna verdikleri zararı içinde yaşayanlara söylemek istiyordum. Sen; ruhundan özünden hızla sıyrılma durumuna gelmiş yalnız şehir! Sen; kucak açtıkça herkese bağrını eriten şehir! Sana dokunarak yazdığım her kelime buruk bir anlam yükleniyor; cümlelerimin ruhundaki ritmini bozuyor.

 

Her şeye rağmen bağrına bastığın insanlar, sana yanlış yerden baksalar da sen onları Anadolu’nun biçimlenmesinde rol alan Hacı Bayram’a bırak. Oradan sana bakabilirlerse bir kültür başkenti olarak huzursuz yaşamlarına tiryak sunarlar. Huzurla işleri yoksa  bırak bakmak istedikleri yerden baksınlar.

Sen de dokuna uygun saf tutamayanların sıfatını bozmak için verdikleri zararları bile bile sakın onları böğründe tutma!

Senin; bürokrasinin stresiyle alınan siyasi her kararın kalp atışlarıyla, yürüyüş, olay ve ruhunu örten her şeyle sıfatlanan şehir olarak sunulman bağrında yaşayanlara

EN ‘KARA’ bir lekedir. Bu durum da beni bir hayli üzüyor.

Haaa hazır EN’KARA’ demişken senin yoğun olduğun ve benim yorgun geldiğim o gün, ben de senden yüreği yaralı ayrılmıştım. Zaten sana bunu, senden ömrüme düşen notun ilhamı olarak yazıyorum. Ben senden döndüğüm gün Malatya’ya sendeki “AN”ılarım bende hep “KARA” kaldı. Aklım, sen “ANKARA” da kalmadı da yüreğimdeki “kara” hep “an”ımda kaldı. Sen merak etme ben sana Hacı Bayram’dan baktığım için o acım Hacı Bayram’ la aramda sır kaldı.

    Fatih Sultan Mehmet beşikte iken, ilk fetih planının başını çeken kurgu ve çalışmalarıyla fethin zeminini hazırlayan ancak zamanı gelmediği için fethin kendilerine nasip olmayacağını bilen ve kendisine II. Murat tarafından sorulduğunda Hacı Bayram: “İstanbul sizin ve bizim tarafımızdan fethedilmeyecek. Beşikte olan ile Köse zamanında fethedilecek” der. Beşikte olandan kasıt Fatih sultan Mehmet, Köse ise Akşemsettin’dir. diyerek işaret eder. Bu yüzden İstanbul’u İstanbul yapan ruh bence senin mayandan çalınmıştır.

Beden işgaliyle ruhu sıkıştırılmış sen Ankara! Anadolu’nun tamamı bir ana olarak benim ta kendim gibisin. Kalbi sende atar Anadolu’nun; benim de sende. O kalbe kan tüm damarlardan pompalanır. O yüzden sendeki her hüzün damar yollarında aranır. Her şehir sana kan pompalayan damar gibi. Ama yaşam alameti senle anlaşılır. Bağrındaki insanlar senin böğrünü yaraladıkları için ve diğer şehirler olan organlarına zarar verdikleri için düşkünüm sana. Kimin umurunda Ankara Kalesi, Anıtkabir, Tiftik Keçisi ( Ankara Keçisi ), Hacı Bayram Veli Türbesi, August Tapınağı, Roma Hamamı, Gordion ( Frigyanın Başkenti ), Atakule, Karum İş Merkezi, Kızılcahamam-Ayaş Kaplıcaları, Beypazarı Evleri. Kimin umurunda? Çankaya’dan bakınca görünüyor mu? Kızılay’dan bakınca fark eder misiniz?

Bu arada modern beton binaların, yüksek ökçelerinin altında ezilen tarihi güzelliğini kapatanlara nasıl bir ceza keseceksin merak ediyorum. Bunu benimle paylaşırsan çok sevinirim.

Başkent olman diğer kentlerle geleneksel bağını kopartmanı gerektirmez. Fırsat bulursan beni tekrar ağırla. Senin bağrında geçen güne güzel demek için sadece güneşin doğması benim için yeterli değil. Hiçbir şehir terk etmez içinde yaşayanını, yaşayan terk etmedikçe orayı. Sana tekrar gelmek, insanlığın ihtiyacı noktasında faydalanmak ve kırılan kollarında içine gömülen yelin açtığı yarayı “mana sevdalısı” olarak sarmak arzusundayım.

Ve son olarak ; ruhları doğal ve saf ilahi ikramlarla donatılmış ;Niyazi Mısri, Somuncu Baba,Hulusi  Efendi, İsmet İnönü,Turgut Özal  ve daha nicelerinin selamlarını, taşıdığın dokuna sunarken,   Sana Arslantepe Höyüğü’nden  şifa niyetine insanlarına kayısının tadını gönderiyorum. 

Measselame

 

 Mümine ÖZBİLDİRİCİ SARI



Bu yazı 3996 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR

Haber sitemizi beğendiniz mi?


YUKARI