Türkiye’nin önemli darbe davalarından biri olan 28 Şubat Darbesi Davası’nın ilk müdahil gazetecisi olarak, fişlenmemden ve tüm kamu haklarından mahrum edilmemden ötürü önce yerel 5. Ağır Ceza Mahkemesi, ardından istinaf Mahkemesi ve en son olarak da Yargıtay 16. Ceza Dairesi de mağduriyetimi kabul etmiş, onanmıştı.

Ancak Yargıtay’ın kesinleşmiş kararına rağmen haklarımın iadesi için dava açtığım Ankara 11. İdare Mahkemesi, 14 Temmuz 2021 tarihinde, 28 Şubat döneminde yapılan fişlemeleri yasal/hukuka uygun bulmuş ve Yargıtay kararına uymayarak ret vermişti.

Dün (29 Temmuz 2021) avukatım aracılığıyla karara itiraz ederek istinaf ettim.

Ret kararı çıktığında en başta HSK, Cumhurbaşkanlığı makamıyla birlikte ABD Başkanı Joe Biden, AB Başkanı, AP Başkanı, Fransa, Almanya Başbakanı, İngiltere Başbakanı ve Birleşmiş Milletlere birere mektup ile başvurdum. Söz konusu mektubumun hem Türkçe hem de İngilizcesi aşağıdaki linkte yer almaktadır.

İlk olarak Joe Biden’ın ofisinden cevap geldi. Başvurumun, ABD Dışişleri Bakanlığı Hukuk Müşavirliği ofisi tarafından en iyi şekilde cevaplanacağını belirtildi.

Bugün de Avrupa Parlamentosu Başkanı Sn. David Maria Sassoli tarafıma bir mektup göndermiştir.

Bizimkilerden hâlâ tık yok!

TRT World’e ile ilgili Cumhurbaşkanlığına yaptığım ilk başvurularımın kaybolduğunu, tekrardan başvurmak zorunda kaldığımı, sonuç alamadığı da hatırlatayım. El oğlu duyar, kardeşim duymaz misali.

AP Başkanı Mektubunda, aslında, “duvarım sana söylüyorum, gelinim sen anla” misali gibi, “Cüneyt sana söylüyorum ama Türk Hükümeti sen anla”, gibi bir cevap da olmuştur.

Nazik cevabından ötürü Sn. Başkan David Maria Sassoli’ye teşekkür ederim.

Avrupa Parlamentosu Başkanı Sn. David Maria Sassoli'ye

“Sayın Cüneyt,

Avrupa Parlamentosu Başkanı Sn. David Maria Sassoli'ye 22 Temmuz 2021'de gönderdiğiniz mesaj ve bir Kürt gazeteci olarak kişisel deneyiminizi ve ailenizin Türkiye'deki durumunu paylaştığınız için teşekkür ederiz.

Lütfen e-postanızı ve endişelerinizi dikkatli bir şekilde okuduğumuzdan emin olunuz.

Türkiye, Avrupa Birliği'nin (AB) uzun süredir devam eden bir ortağıdır. 2005 yılında AB ile katılım müzakerelerine girmiştir.

Ancak, Türkiye hukukun üstünlüğünden ve Avrupa değerlerinden uzaklaşmaya devam ettiği için görüşmeler 2016'dan bu yana durmuştur.

Basın özgürlüğü, Suriye ve Libya'daki askeri operasyonlar ve Kıbrıs ve Yunanistan ile gaz sondajı anlaşmazlıkları ile ilgili durumun kötüleşmesinin ardından, Avrupa Parlamentosu bu olumsuz gidişatın tersine çevrilmemesi halinde defalarca Türkiye'nin katılımıyla ilgili müzakerelerin resmen askıya alınması çağrısında bulundu.

Mayıs 2021'de Avrupa Parlamentosu, AB-Türkiye ilişkilerinin 'tarihi bir düşük noktaya' ulaştığını belirtti.

Hukuk kuralı:

Avrupa Parlamentosu, Türkiye'de insan ve temel haklar konusundaki gerilemeyi vurgulayan 2018 Avrupa Komisyonu raporunun arka planına karşı, Mart 2019 tarihli bir kararda, Türkiye'de uzayan olağanüstü halin hukukun üstünlüğünü aşındırdığını ve ülkede insan haklarını kötüleştirdiğini kaydetti.

Ülkede, ayrıca, 'ifade özgürlüğü, toplanma özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü ve usul ve mülkiyet hakları alanlarındaki ciddi gerileme' konusundaki endişelerini dile getirdi.

Türkiye'de demokratik olarak seçilmiş belediye başkanlarının hükümet tarafından atanan kayyumlarla değiştirilmesinin ardından, Eylül 2019'da Avrupa Parlamentosu, yetkilileri, gazetecileri, muhalif politikacıları ve insan hakları savunucularını eleştirenleri susturmak ve keyfi olarak gözaltına almak için kullanılan kovuşturmalarla ilgili endişelerini dile getirdiği bir kararı kabul etti.

Avrupa Parlamentosu'nun Rolü ve Avrupa Dış Eylem Servisi

Avrupa Parlamentosu, tüm dünyada hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına saygının ateşli bir destekçisi olmaya devam etmektedir.

Bununla birlikte, Avrupa Birliği'nin (AB) siyasi ve yasama kurumu olarak, Avrupa Birliği ve Başkanı, kendilerine yalnızca AB Antlaşması'nın (Avrupa Birliği Antlaşması'nın 14. Maddesi) verdiği yetkileri kullanabilir.

Dolayısıyla Parlamento, AB üyesi olmayan ülkelerin ve diğer AB kurumlarının görev alanına giren yetkilere müdahale etme hakkına sahip değildir. Aynı şekilde, AB üyesi olmayan Devletlerin ulusal makamları üzerinde denetim yetkisi yoktur.

Bu nedenle, görevi Avrupa Birliği ile diğer ülkeler arasındaki diplomatik ilişkileri yönetmek olan Avrupa Dış Eylem Servisi'ne (EEAS) dikkatinizi çekmek istiyoruz. Bay Josep Borrell, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi sıfatıyla EEAS'a başkanlık etmektedir. EEAS'ın Ankara'da da bir ofisi olduğunu lütfen unutmayın:

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu'nun web sayfasında daha fazla ayrıntı bulabilirsiniz.

Sağlanan bilgilerin yardımcı olacağını umuyoruz ve Avrupa Parlamentosu Başkanı ile iletişime geçtiğiniz için teşekkür ederiz. Saygılarımla,”

http://www.halamer.com/yazarlar/cuneyt-alphan/court-he-found-the-february-28-filmings-lawful-he-did-not-comply-with-the-supreme-court-s-decision/369/

http://www.halamer.com/yazarlar/cuneyt-alphan/mahkeme-28-subat-fislemelerini-hukuka-uygun-buldu-yargitay-in-kararina-uymadi/366/