Bugun...
Bilinç Nehri…


Cüneyt ALPHAN GÜNEŞ DOĞARKEN
 
 
facebook-paylas
Tarih: 09-05-2022 22:45

Bugün sizlerle Oliver Sacks’ın yazdığı “Bilinç Nehri” adlı bilimsel kitabının kısa özetini paylaşmak istedim. Özelde Ankara’nın, genelde tüm Türkiye çapındaki siyasetten, polemiklerle dolu politikadan, karşılığı olmayan, içi boş kavramlar üzerinden koparılan kıyametten de koparmak istedim.

Eskiden siyaset ilgimi çekiyor, kendimce, vatan, millet, Sakarya adına bir şeyler yapabileceğime inanıyordum ancak yaşım ilerleyip, tecrübe, araştırma, analiz ve özellikle okumamı geliştirmeye çalıştıkça, siyasetten tiksinmeye başladım.

Bilimden, ilimden uzak, sadece kan davası üzerinden yürüyen, kendi kendine hikâye uyduran, uydurduğu hikâyeye de önce kendisi inanan sonrada toplumu da inandırmaya çalışan siyasetimizin geldiği nokta gerçekten içler acısı. Neyse bu parantezi kapatalım ve konumuza dönelim.

Kimi bilim adamlarına göre 15 milyar, kimine göre de 12 milyar yıllık bir ömre sahip evren ve evrenin bir parçası olan dünya ve tüm kâinatla ilgili bin yıllardır bilimsel araştırmalar yapılmakta, tüm canlı organizmaların sırrı anlamaya çalışılmakta ve kafa patlatılmaktadır.

Kitapta pek çok bilim adamının görüşüne yer verilmektedir. Tıpkı “evrim teorisi”yle ilgili çağa damga vuran Darwin gibi. Darwin’in; “hayatım boyunca hiçbir şeyin beni bitkilerin yapısının anlamını çözmek kadar tatmin ettiğini sanmıyorum” sözüne yer verilerek, Darwin’in şu tespiti aktarılmaktadır.

“Darwin; 1860’da bir yaz tatili sırasında böcek yiyen çiçekleri ilk kez gördü…

Yapraklar uyarıldığında, bir hayvanın kasının kasılması sırasında olduğu gibi elektriksel değişim meydana gelir. Genellikle bitkilerin hissiz ve hareketsiz olduğu düşünülür, fakat böcek yiyen bitkiler bu kavrayışı çarpıcı bir biçimde yalanlanmıştı” der.

Oliver Sacks, “İnsan, ilkel kökeninin silinmez damgasını hâlâ bedeninde taşır” tespitini yaptıktan sonra Hannah Arendt’ın şu tespitine yer verir.

Hannah: “İnsanoğlunun saatlerinin ve takvimlerinin ötesinde uzanan zamansız bir bölge, tamamen sessiz, sonsuz bir mevcudiyet. İnsanın zamanda sıkıştırılmış varoluşunun içinde “Şimdi”nin sessizliği. Zamanın tam kalbindeki, zaman olmayan bu küçük alan…” der.

Sacks; “patlayıcı” ve “engellenmiş” iradeler olduğunu belirterek canlı organizmalarda meydana gelen hastalıklarla ilgili Doris Lessing tahlillerine de yer verir:

Doris Lessing hastalarla tahlillerinde; “nasıl bir bıçak sırtında yaşadığımızın farkına varmamızı sağlıyor” tespitini yapar.

Solucanların gücüyle ilgili Darwin’den şu aktarımı yapar Sacks.

Darwin; “muazzam sayıda solucanın milyonlarca yıl boyunca toprağı alt-üst ederek dünyanın yüzeyini değiştirme gücünü gördüm.

Solucanlar, zeki olarak nitelemeyi hak ediyorlar çünkü bir insan benzer koşullarda nasıl davranırsa onlar da neredeyse öyle davranırlar.”

Bizlerin ve bütün gelişmiş tüm hayvanların çift yanlı simetrik canlılar olduğumuzu, bitkilerin ne yapacaklarını bildiklerini ve hatırladıklarını belirten Sacks; bilim insanı Kandel’ın şu tespitine yer verir.

Kandel: “Bütün hayvanların, sinir sistemlerinin mimarisini yansıtan bir tür zihinsel hayatları olduğunu kavradım” der.

Sacks; “yüz öğrenme bugüne dek yalnızca memelilerde tanımlanmıştır, bu kadar özgül bir bilişsel yetinin böceklerde de olabilmesi etkileyicidir. Hayatı boyunca bellekle uğraşan Freud; bellek ile güdünün birbirinden ayrılmaz olduğuna inanıyordu. Güdüyle birleşmedikçe hatırlamanın hiçbir gücü, hiçbir anlamı olamazdı. Kimliğin biçimlenmesinde hiçbir şey belleğin gücünden daha önemli değildir” der.

Aslında sahip olduğumuz bilgilerimizin birer “intihal” olduğunu ileri süren Sacks, “intihal”le ilgili Webster’s Sözlüğünden şu aktarmayı yapar.

“Bir başkasının fikirlerini veya kelimelerini çalmak ve kendine aitmiş gibi göstermek, kaynak belirtmeden kullanmak, yazınsal hırsızlık yapmak, zaten varolan bir kaynaktan alınan bir fikri veya ürünü yeni ve özgün olarak sunmaktır. Alexander Graham Bell; en özgün kompozisyonlarımız bütünüyle başkalarından gelen ifadelerden oluşur” tespitini aktarırken Mark Twain’nden şu tespiti aktarır.

Mark Twain; “Bu intihal faslı nasıl da eğlenceli, ahmakça ve groteksti, olur şey değil. Sanki sözlü veya yazılı insan ifadelerinden intihalden başka bir şey varmış gibi. Çünkü temelde bütün fikirler ikinci eldir, bilinçli veya bilinçsiz bir sürü dış kaynaktan kaynaklanır.”

Oliver Sakcs; biz insanların hataya açık, zayıf ve kusurlu, ama aynı zamanda büyük bir esnekliğe ve yaratıcılığa sahip belleklerle donatıldığımızı, dili bulup içinde yaşadığımızı, iç ortamın istikrarının, özgür hayatın koşulu olduğunu ifade ederek; Jorge Luis Bogres’in bu ifadesine yer verir.

Bogres: “Ben zamandan yapılmışım, zaman beni sürükleyen bir nehir, ama nehir benim.”

İster sinema veya tiyatro olsun, ister edebiyat, en yüksel sanatsal güçler bile insan bilincinin aslında ne olduğuna ilişkin ancak cılız bir fikir verdiğini, tek bir bilinçli görsel algı milyarlarca sinir hücresinin birbiriyle karşılıklı olarak etkileşen paralel faaliyetlerini içerdiğini, sadece anıların toplamı olduğumuzu belirterek sözlerini şöyle noktalar:

“Sürekli, değerli maddelerden oluşan bir serveti kullanılmadan bir kenara iteriz ve buda bilimsel ilerlemenin önünü keser.

Her yetenek kendini mücadele içinde açıp geliştirmesidir. Ancak zirveye ulaştığında görecektir ki aslında yukarıya ulaşan doğrudan bir yol, “bir kral yolu” vardır. Şans hazırlıklı zihinlere iltimas geçer” der.

Doğrusu bizim tüm üniversitelerimizin de siyasetten uzak birer bilim yuvası olmasını isterim



Bu yazı 854 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR

Haber sitemizi beğendiniz mi?


YUKARI