Bugun...
Zihnimizdeki Allah…


Cüneyt ALPHAN GÜNEŞ DOĞARKEN
 
 
facebook-paylas
Tarih: 26-11-2021 21:52

Bu başlığı atmamın sebebi, bir psikologla yaptığım sohbetin resmidir.

Gelecek Partisi İl Başkanı Gülnur Hayran’la randevum vardı, ancak siyasetin doğasında var olan aksilik ve ani program değişikliğinin azizliğine uğrama sırası bana gelmişti. Başkan randevusuna gelemedi, arayıp özür diledi.

Başkanın özel kalemi bir psikologdu. Soru soruyu, konu konuyu getirdi, ruh biliminden rüyalara, rüyalardan insan psikolojisine, insan psikolojisinden dinlere geldik.

Özel Kalem Müdürü Nuriye Çam, dolu olduğu kadar kibar, kibar olduğu kadar da içtendi. İçtenlikle de tüm sorularıma cevap verdi. Saatlerce felsefe konuşabileceğim biri olmakla birlikte ancak gevezelik yapmamak, zamanını almamak ve sıkmamak için kısa kısa sorularla yetindim.

Küçüklükten beri felsefe, sosyolojiyle ilgilenir, evren ve kâinatın, ruh ve insan bedenin ve özellikle hemen hemen her gün gördüğüm rüyaların anlam ve sırrını anlamaya/çözmeye çalışırım.

İslam âlimi ve bilginleriyle birlikte sayısızca filozof okuduğumu söylersem sanırım abartı olmaz. O yüzden bir felsefeciyi, bir psikoloğu bulduğumda tutkal gibi yapışır, sanki yıllardır beynimde biriktirdiğim soruları otomatik tüfek gibi peş peşe sorar, kuşkuları gidermeye, evrenin sırrı ve bilinmezliklerini anlamaya çalışırım kıt aklımla.

Gördüğüm her rüyayı da yakın dostlarıma anlatırım, anlatmadığım zaman da huzursuz ve mutsuz oluyorum. Aslında bu huyumu da sevmiyorum, bazen dostlarımı sıkmış gibi oluyorum ama kendimi de tutamıyorum.

Aslında tüm partilerin kadrolarında psikologlar, sosyologlar, toplumbilimciler ve mutlaka felsefeciler de olmalı.

Türk siyasetinin yüz yıldır (-ki eski tarihlere de gidebiliriz) siyaset ve politikasını binlerce marabası olan toprak ağalarıyla, on binlerce müridi olan şeyhlerle, para babalarıyla ve baronlarla yürütmüştür.

Bu tutarsız politika sonucunda yüz yıldır iflah olmaz rejimle cebelleşiyor, millet olarak her gün ağır bedeller ödüyoruz.

Entelektüel müdafaa hattı olmayan hiçbir siyasi partinin ayakta kalma şansı yoktur ve olmamıştır da.

Özellikle Doğu ve Güneydoğu’da feodal yapı ve şeyhlik kurumlarının devlet tarafından desteklenmesi, ağa ve şeyhin emrinde olan on binlerce insanın bireysel haklarıyla ilgileneceğine halkı kurda-kuşa teslime etmesi sonucunda terör ve şiddet olayları hiç eksik olmamıştır.

Söz konusu yapılar hiçbir zaman halkın bilinçlenmesini istememişlerdir. Tıpkı kapitalizmin doğası gibi feodal yapıların doğasında da düşmansız yaşayamama, sömürme, talan ve yağma vardır.

Bilinçli bir halkın buna izin vermeyeceğini bilen bu yapılar, halkın gelecek ve kaderini ipotek altına almışlardır.

Felsefe, sosyoloji, tarih, hukuk ve toplum bilimi okuyan bir halk bu yapılara itibar eder mi?

Asla!

İlk kitabımda, üç dönem milletvekili olan aynı zaman da bir toprak ağası, 20 bin kişilik aşiretin başında olan amcam Mahmut Kepolu ve hatta babamı eleştirdiğim için, biri beni rahmetli anneme ispiyonlamıştı.

Annem; “oğlum! Gittin-geldin, amcanı ve babanı mı eleştirdin?” diye kızdı. Ana dedim, mülkün temeli adalettir, babam da olsa, amcam olsa yanlışa yanlış demek durumundayım.

Ankara Çankaya Üniversitesi’nden mezun Nuriye Çam’a, sadece Müslümanların değil Tanrı’ya inanan tüm inananların Tanrı’ya nasıl baktıkları ve nasıl gördükleriyle ilgili sorum üzerine Çam;

“Tanrı olarak spesifikleştirmediğimizde genel inanç sistemi, kişinin bilişsek ve ruhsal gücünü son derece artırıyor. Özellikle Müslümanlıktaki kader gibi inancı sayesinde kişi bazı psikopatolojik durumlardan sıyrılabiliyor ya da daha hafif atlatabiliyor.

Örneğin bir yakınını kaybetmiş kişi yas sürecini derin ve uzun süreçli yaşarken iman dediğimiz kavramı geliştirebilen kişiler, ‘Allah’tan geldik, Allah’a gideceğiz’ düşüncesiyle yarasına merhem bulabiliyor.

Veyahut travmatik olaylar yaşayan biri, ‘Allah’ın sevgili kulu olduğunu, bu yüzden imtihanlara maruz kaldığını düşünebiliyor. Sonuç olarak Tanrı inancı kişinin psikolojisini ve ruhunu olumlu yönde etkiliyor” dedi.

Evrenin sadece dünyadan ibaret olmadığını, keşfettiğimiz, edemediğimiz niceleriyle dolu olduğunu, hepsinin matematiksel bir sistem içerisinde hareket ettiğini belirten Çam, bedenin sadece organlardan oluşmadığını, beden denilen kafesin içinde ruh, akıl, bilinç, duygu ve nefis gibi kavramların barındırdığını da ifade etti.

Tüm sistemlerim çarklara benzediğini, biri yokken diğerinin varlığından söz edilemeyeceğini, birlikte anlam kazandığını belirten Çam, her mesleğin bir zorluğu olduğunu, psikolog olarak da bunu çevresine yansıttığını, elinden geldiğince Gelecek Partisi içinde mücadeleye etmeye devam edeceğini söyledi.

Yine konuyu döndürüp-dolaştırıp meşhur rüyalarıma getirdim, rüyaların sırrını sordum ve anlamaya çalıştım.

Rüyalarla ilgili yorumları bir psikolog olarak değerlendirmesini gayet iyi anlayabiliyorum ama beni tatmin ettiğini söyleyemem. Şimdiye kadar rüyalarla ilgili okuduğum İslam âlimi ve filozoflardan beni en çok tatmin eden, sorularıma cevap veren tek kişi, Filozof Thomas Hobbes oldu.

Değerli zamanlarını bana ayıran Psikolog Nuriye hanıma teşekkür ederim.

Gelecek Partisi kendi kadrolarıyla entelektüel müdafaa hattını oluşturur mu? Ağa, hurafe yapılar ve para babalarıyla kendi arasına mesafe koyar mı? Bilemem. Ama bildiğim, Türk siyasetinin bu kadro ve felsefesizlikle hiçbir yol alamayacağı, zübüklerin ateşli çemberinden kurtulamayacağıdır.



Bu yazı 868 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR

Haber sitemizi beğendiniz mi?


YUKARI