Bugun...
Ses yarışması mı demiştiniz?


Murat BARDAKÇI "BARDAKTAN TAŞANLAR"
haberturk.com
 
 
facebook-paylas
Tarih: 11-02-2016 20:46

Televizyonlarda ses yarışmaları yapılıyor, solist adayları arz-ı endam edip jürideki zamâne üstadlarının huzurunda şakıyorlar; sadece TV’ler değil, gazeteler de yarışmalar ile ilgili haberlerle ama icra edilen müziklerle değil, orada yaşananlarla, olup bitenlerle dolu...

Tamam, yarışmalar izleyicilerin ilgisini çekiyor, sazların refakati de dahil olmak üzere ortada ciddî bir icra bulunmamasına ve özellikle yaylıların, yani keman gruplarının neredeyse tamamen arabesk tavırda çalmalarına rağmen organizasyonlar millete hoş vakit geçirtiyor diyelim...

“Ses yarışması” denince, benim aklıma öncelikle iki husus takılıyor: Yarışmaların ismi ve icra edilen eserler...

Meselâ, en çok izlenen, ses getiren ve geçenlerde tamamlanan yarışmanın ismi“O Ses Türkiye” ama bu ne menem bir Türkçe?

Bu gibi yarışmaların formatlarını kendimiz bir türlü hazırlayamayıp neredeyse her şeyi ile dışarıdan aldığımız için programın ismini de ithal etmişiz. Hollanda’da başlayan yarışmanın orijinalinin ismi “The Voice”, yani “Ses”... Her memleket “The Voice”un sonuna kendi ismini koymuş, meselâ “The Voice of Hollande” yapmışlar, Fransızlar biraz değiştirip “En Güzel Ses” demek olan “La Plus Belle Voix” demişler, yarışma Azerbaycan’da da “Ses Azerbaycan” olmuş.

Bizde ise İngilizcesi “The Voice of Turkey”, yani “Türkiye’nin Sesi” olması gerekirken bu ifade herhalde önceden tescilli olduğu için kullanılamamış ve “O Ses Türkiye” yapılıvermiş!

 

80’LERDEN SONRA YOZLAŞTI!

Şimdi gelin de ibarenin içinden çıkın! “O Ses” denirken yarışmacılar mı kastediliyor, yoksa Türkiye mi? Kastedilen şayet Türkiye ise amatör bir aday nasıl oluyor da Türkiye’nin tamamının sesini temsil edebiliyor? Organizatörler milletten vekâlet mi aldılar? Yok, eğer “O Ses” ve “Türkiye” ibareleri ayrı kavramlar olarak kullanılıyor ise kelimeleri ardarda sıralayıp mânâsız bir sözler yığını haline getirmek neyin nesi?

Ama, ses yarışmalarının daha önemli, üzerinde durulması gereken ve maalesef“bozulma”yı yaygınlaştıran bir tarafları var: Yarışmalarda “ciddî” değil,“gayrıciddî” ve hattâ “piyasanın da piyasası” müzikler icra ediliyor ve bu “kirli musiki” jüriden tutun salondaki davetlilere ve ekran başındaki seyirciye kadar hemen herkesi mest ediyor!

Türkiye, 1980’lerin başından itibaren musiki alanında tarihinde emsâli görülmemiş bir yozlaşma yaşadı. Bestecilik zaten bitti; uzun çalışma, emek ve ter gerektiren ciddî icra gitti, yerini adına yine “müzik” denen ama müzik ile alâkası olmayan haykırışlar, ağlamalar ve inlemeler aldı, ortalık “diva”lardan geçilmez oldu. Soliste refakat eden sazlar ve özellikle de yaylılar, Kahire tavrının ucuz birer taklidi hâline geldiler, senelerden buyana onlar da solistle beraber hiç durmadan hıçkırıyorlar... Erkek ve kadın sesleri de yer değiştirdi, kadınların tonları kalınlaştı, erkeklerinki ise inceldikçe inceldi! Şimdi bariton hanımefendiler ile mezzo ve koloratür soprano beyefendilerin çağındayız!

Memleketin her nedense kaderi hâline gelen bu zevk, tavır ve icra bozukluğunun vardığı son nokta da işte bu ses yarışmaları; yarışmalarda okunan eserler ise tabiî ki ya arabesk havada yahut hâlis-muhlis yürütme Arap şarkıları... Yerli malı eserler bile yerlerde sürüklenen cıvık mı cıvık arabesk bir tavırla, ağlama ile inleme arası haykırılıyor ve netice: Jüriden de, dinleyiciden de, seyirciden de takdir ve alkış yağmuru!

 

ZEKİ MÜREN’İN DEĞİL, YÜRÜTMEDİR!

Bir-bir buçuk ay öncesinden bir örnek vereyim: Gazeteler, yarışmanın jürisinde bulunan Gökhan’ın Zeki Müren’e ait olan “Gitme, sana muhtacım” şarkısını mırıldanması üzerine Gökhan’ı sahneye çıkartabilmek için bir hayli uğraştıklarını yazdılar...

Zeki Müren mi, nerdeee?.. Sözkonusu şarkı Mısır’ın büyük bestekârı Muhammed Abdülvahab’a aittir, Mısır’ın efsanevî seslerinden Abdülhalim Hafız tarafından okunup meşhur edilmiş, sonra giriş kısmı bizden birisi tarafından yürütülüp Zeki Müren’e okutturulmuş, daha doğrusu “Muhtacıııımmmmm!” diye avaz avaz bağırttırılmıştır!

Türkiye’de doğru dürüst eserlerin düzgün şekilde icra edileceği müzik yarışmaları acaba günün birinde yapılabilecek mi? Artık hiç sanmıyorum ama hayâl kurmayı yine de bırakmamak lâzım, zira insan hayâl ettiği müddetçe yaşarmış...

 



Bu yazı 6104 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR

Haber sitemizi beğendiniz mi?


YUKARI