Bugun...
ÇOCUKLARLA DOĞRU VE ETKİLİ İLETİŞİMİN PÜF NOKTALARI


Ali ÖZKANLI EĞİTİMCİ GÖZÜYLE
 
 
facebook-paylas
Tarih: 08-02-2017 17:16

Çocuk eğitiminde püf noktaları bilirsek işimiz dada da kolaylaşır. Çocuklar hayatımızın süsü, vazgeçilmez çiçekleridir. Çocuklarımıza hayatın görünen ve görünmeyen güzelliklerini göstermemiz, o tertemiz kalplerine nakış nakış güzellikleri işlemeliyiz. Dış âlemdeki güzellikler gibi iç âlemimizde de güzelliklerin olduğunu yüreklerinde hissettirmeliyiz.

 

Anne ve babalar çocuklarına karşı söz ve davranışlarında çok dikkatli olmak zorundadır. Vicki LANSKY, “ Çocuklarınızla nitelikli zaman geçirin, acı ve sevinçlerini paylaşın.” diyor. Çocuklar saf, masum, tertemiz, iyi yürekli, merhametli olmalarının yanında aynı zamanda çok anlayışlıdır. Çocuklar bazen öyle güzel, ilginç, enteresan şeyler söylerler ki şaşırıp kalırız. Bunlardan anne-babalar olarak derslerin çıkarılması gerektiğini düşünüyorum.

 

Çocuklar bizim dostlarımızdır. Onların her birinin ayrı düşüncesi, ayrı dünyaları, ayrı zevkleri olduğunu unutmayalım. Çocukların gerek söz gerek davranışlarından bir şeyler çıkarmaya çalışalım. Ben hem bir baba hem de bir öğretmen olarak çocuklardan çok şey öğrendim. Çocuklara karşı söz ve davranışlarımız samimi olmalıdır. Yapmacık davranışlar, pohpohlama geri teper. Çocuklar sözlerinizde alay olup olmadığını hemen anlarlar.

 

Çocukların samimiyeti insanı üzmez, aksine ona ders verir. İnsanlara değer verilmesi gerektiğini bizler öğretmeliyiz. Başkalarının duygularına saygı duymak, gelişmiş düşüncenin bir ürünüdür. Sevginin farklı şekillerde olduğu unutulmamalıdır. Bilgisizce davranmak çocuk ruhunda yaralar açar. İstenmeyen bir sevgi çocuk ruhunu öldürür, kötü sonuçlara sebep olabilir. Eleştirmek bir düşünce, bir değerlendirme ve bir anlama yoludur. Eğer bir çocuğun fikrini açıkça söylemesini, ne demek istediğini anlatmasını istiyorsak söyleyecekleri hoşumuza gitmese de dinlemeliyiz.

 

Kendini ve yaptıklarını sorgulamayan, geleceğimiz olan gençleri iyi eğitemeyen milletlerin sonları hiç de iyi sonuçlanmıyor. Gençlerimizi iyiye, güzele, doğruya, yararlıya yöneltemiyorsak, gençlerdeki enerjiyi, yetenek ve becerilerini, duygularını geliştirmede onlara rehberlik yapamıyorsak toplu olarak hatayı kendimizde aramalı ve ben ne için yaşıyorum demeliyiz.

 

Ünlü Tıp Bilgini İbn-i Sina, “Gençliği doğru ve güzele sevk etmek, bütün insanlığı iyi ve güzele sevk etmektir.” derken Mevlâna, “Gençlerini iyi idare edemeyen toplumlar harap olmayı göze almalıdır.” diyor.

 

Sevgili anne-babalar; gelin iyi bir hesap yapalım. Gençlerimizi iyi eğiterek geleceğimizi kurtaralım. Çocuğu eğiterek hayata hazırlamak çok önemli bir görev, değerli bir sanattır. Çocuğa güven duygusu vermek, sosyal yönlerini geliştirmek, sağlam kişilik kazandırmak her anne-babanın görevleri arasındadır. Anne-babalar sevgilerini göstermek zorundadır. Velinin ilk yapacağı iş, çocuğuna özgüven kazandırmaktır. Kendine inanan ve güvenen çocuk hızla gelişir.

 

Çocuğa sık sık söz hakkı vermek, onun değerli olduğunu hissettirmek, fikirlerine saygı duymak, başarısında takdir etmek, başkalarıyla kıyaslamamak, sık sık sevdiğinizi söylemek, onlara yeteri kadar zaman ayırmak, birlikte iş yapmak, sosyal ve sportif çalışmalara katılmalarını sağlamak çocukta özgüven oluşturur.

 

Çocuk ilgi duyduğu şeylere zaman ayırdığında anne-baba ilgi alanına müdahale ederse çocuk zor durumda kalır, yeterince gelişemez. Duygu yakınlığı ve destek gören çocuğun kişiliği gelişir, yetersiz duyguları aşar.

Anne-baba çocuğundaki korku ve güvensizliği kaldırmalıdır. Büyükler için küçük olan bir şey, çocuk için büyük olabilmektedir. Çocuk, babam bana bunda ağlayacak ne var ki? diyor. Babam için ağlanacak bir şey olmayabilir ama benim için ağlanacak bir durum vardır. Büyükler için normal görülen bir olay, çocuk için ürkütücü, hatta korkutucu olabilir. Çocuk problemle karşılaşınca anne-babanın görevi, çocuğunun bunun üstesinden geleceğine inandırmak, her zaman yanlarında olduklarını söylemek ve onlara destek olmaktır.

 

Anne-baba çocuklarına gönül desteği ile sevgilerini göstererek psikolojik destek sağlamalı, sevgi cimrisi olmamalıdır. Çocuğumuza hiç çekinmeden bolca “Seni seviyorum” demeliyiz. Bunu duyan çocuk kendini güvende ve güçlü hisseder. Çocuğumuza güven kazandırmanın bir yolu da onları tanıyıp, becerilerini uygulayacakları ortamı hazırlamak, onların fikirlerini almak, duygu ve düşüncelerini anlamaya çalışmaktır. Çocuğumuza güven kazandırmak istiyorsak konuşurken yüzlerine bakmalı, sorumluluk vermeli ve takdir edip ödüllendirmeliyiz.

 

Çocuğumuza mutlaka zaman ayırmalı, onunla konuşmalıyız. Çocuğumuzda sağlam bir kişilik oluşsun istiyorsak, korku ve endişelerine saygılı olmak zorundayız. Onları aşağılamadan, başkalarıyla kıyaslamadan, tenkit etmeden söyleyeceklerimizi güzel bir dille söylememiz gerekir.

 

Anne-babaların çocuklarına karşı çok önemli görevleri vardır: Doğumunda onları sevinçle karşılamak, hazırlıklı olmak, bize çocuk verdiği için Allah’a şükretmek. Anne-baba olmak kolay iş değildir. Çok ağır sorumlulukların yüklenilmesini gerektirir. Anne-babada sevgi, şefkat, hoşgörü, fedakârlık, sabır, yol gösterme, destek olma gibi özellikler bulunmalıdır. Sevgi bir başkasının iyiliğini en yüce değer olarak görmek, onun iyiliğini, kendi iyiliğinden bile önemli görmek değil midir? Toplumdaki kültürel değerler anne ve babayı olumlu ya da olumsuz şekilde etkilemektedir. Anne-baba olmaktan mutluluk duyan ve çocukları için ellerinden gelenin fazlasını yapmaya çalışanlarla çocuklarını nasıl yetiştireceğini bilemeyen, güvensiz anne-babaların davranışları çok farklı olmaktadır. Biri gayet olumlu davranırken diğeri olumsuz davranabilmektedir.

 

Çocuklara hep ideal davranışlar öğretildiğinde çocuk bu davranışları çevresinde göremediği zaman büyüklere olan güvenlerini kaybetmektedirler. Çocukların korkularını asla küçümsememeliyiz. Korumayı ve saygı görmeyi çocukların sevgisi sağlar. Büyüklerin çocuklara karşı davranışı çocuğun kişiliğinin gelişmesinde etkili olur. Sevgi ve şefkatten mahrum yetişen çocuklar endişeli, korkulu ve kinci, yetişkin olunca saldırgan bir kişiliğe sahip oluyor. İhtiyarlıklarında kolayca terk ediliyorlar. Bunun tersine çocuklar sevgi, ilgi ve şefkat ortamında yetişince iyi niyetli, mutlu ve fedakâr oluyor. Bunlar anne-babalarına bağlı oluyor, onlara karşı görevlerini bilerek yerine getiriyorlar.

 

Çocuk yetiştirirken yöntemlere körü körüne bağlanmamak gerekir. Çocuk yetiştirmede bir dönem doğru kabul edilen şeyler zamanla değişebilmektedir. Günün şartlarına göre hareket etmek gerekebilir. Yeniliklere açık olunmalıdır. Hiçbir yöntem çocuğumuzdan önemli olamaz. Çocuk disiplin için değil, disiplin çocuk içindir. Disiplin çocuğa yararlı olduğu sürece uygulanırsa bir değeri olur. Çocuğumuzdaki becerileri erken yaşlarda keşfetmemiz gerekir. Çocuğumuzun kendi hedefleri olmalıdır. Bizim yapacağımız sadece temenni, teklif ve uyarı şeklinde olmalıdır.



Bu yazı 4278 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR

Haber sitemizi beğendiniz mi?


YUKARI