Şırnak eski milletvekili Dr. Emin Dindar ile görüşeceğim diye Kızılay'a erken gittim ama öncesinde de iki bürokrat arkadaşımla görüşmem vardı.

         Söz konusu bürokrat dostlarım da mevcut duruma isyan ediyor, kutuplaşmanın giderek can alıcı bir noktaya geldiğine dikkat çekiyor, gidişatın korkutucu ve ülkenin bölünme eşiğine geldiğine parmak basıyorlardı.

         Şırnak eski milletvekili Emin Dindar'la görüşmemde dobra ve sözlerine ambargo koymadan açık yüreklilikle konuştu ama Ak Parti hükümetinin özellikle Kürt politikasından son derece rahatsız olduğunu gördüm.

         Dindar; Türklerle Kürtlerin et ve tırnak gibi değil ayran ile su gibi ayrılmaz birer parça olduğunu, asıl mağdurun PKK veya HDP'li Kürtler değil mazlum müslüman Kürtler olduğunu ve Ak Parti'nin bölgede HDP'den daha fazla oy aldığını ifade ederek HDP'nin tüm Kürtleri temsil etmediğini söyledi.

         HDP'nin sadece Kürtlerin yüzde 25'ini temsil ettiğini, geri kalan yüzde 75'ini temsil etmediğini ama buna karşın yüzde 25'lik kesime söz hakkı tanındığını ve yüzde 75'lik Kürt kesimine söz hakkının tanınmadığını söyleyen Dindar, Oslo'da PKK ile görüşen Hükümet değil, devletin olduğunu iddia etti.

         Dindar; "Ben Şırnak Ak Parti milletvekili olarak bana konuşma ve söz hakkı verilmedi. Uludere'de 34 çocuğumuz paramparça oldu ama bana konuşma hakkı tanınmadı.

         Şimdi biz, kendi insanımızı bombaladık mı? Evet bombaladık.

         Devlet kendi halkını bombaladı mı? Evet bombaladı.

         Peki Dersim katliamından ötürü Kürt halkından özür dileyen devlet, neden Uludere katliamı için özür dilemiyor?

         Bu bir eksikliktir. Bombalama emri veren kişi bulunmadı, suçlular bulunmak istenmedi. Paramparça olan çocuklarımıza "kaçakçı" denildi, onlar kaçakçı değildi. Ayrıca vergisini veremeyen bir kaçakçının hakettiği muamale ölüm müdür?"diye sordu.  

         İçişleri Bakanı Efkan Ala'ya tepki gösteren Emin Dindar; "İçişleri Bakanı geçenler de diyor ki; 3 bin terörist öldürüldü. Peki Çiller, Yılmaz, öldüre öldüre bitirdiler mi?

         Koruculuk ne işe yarıyor? Uludere'de 2500 korucu var ve seçimlerde Ak Parti'ye sadece 1200 oy çıktı sandıklarda. Demek ki koruclar bile Ak Parti hükümetinin politikalarına destek vermiyor. Çözüm silahlanmak deği.

         Politize olmuş, savaş koşullarında büyümüş, savaşı sevmiş, kanıksamış bir nesille karşı karşıyayız. Savaşı seven nesil yetişti. Suriye, Irak, İran'dan ne farkımız kaldı? Ölen insanlar ekmeğe muhtaç, aç insanladır" dedi.  

         "Barış sürecini" sert bir dille eleştiren Dindar;

         "Barış süreci diye bir süreç yoktu. Vur kaç değil, vur kal eylemi vardı. Silahların bırakılması önemli. Barış süreci bunun neresinde? Şehirleri işgal ettiler. Suriye'de savaşanlar silahı bırakırlar mı?"dedi.  

         Kuzey Irak Kürdistanıyla ilgili de Dindar, "devletin Kürdistanla kırmızı çizgileri kırmızı halılarla karşılandı. Şu an bizim Kürdistan'la yıllık 10 milyar dolar ticaretimiz var. Bu ilişkiler devam etmelidir. Kürtlerle müzakere, terörle mücadele olmalıdır. Baştan başkanlık sistemi olmak üzere, özerklik, fedaralizm ve tüm seçenekler tartışılmalı, gerekrise referanduma gidilmelidir" dedi.  

         Dindar; Türk-Kürt ittifakıyla ilgili de şu noktalara değindi.

         "Kürt-Türksüz, Türk-Kürtsüz olmaz. Kürt ve Türk ittifakı olduğu takdirde Türkiye sadece Orta Doğu'da değil tüm dünyada yıldızı parlayan devlet olacaktır. "Türkiyelilik" hepimizin şemsiyesi olmalıdır.

         Kürt sorunu çözecek olan tek kişi, Tayyip Erdoğan'dır. Bir çok ilklere imza atan tek kişi Erdoğan'dır. Lakin onun danışmanları ona nasıl bilgi veriyorlar, anlamıyorum. Aldatıldığını düşünüyorum. Kürt sorunu artık ulusal düzeyden çıkıp uluslararasılaştı. Kürtler Kobani'de tüm dünyaya bir insnalık dersini verdi"dedi.

         Dindar: Kardeşlerimin Katili Bulunsun!  

         İşlenen siysasi cinayetlerin karanlıkta kaldığına dikkat çeken Emin Dindar;

         "Tahir Elçi'nin katili bulunmadı. Benim kardeşim Ramazan Dindar'ın katili bulunmadı. Kardeşim mübarek Ramazan bayramının arifesinde öldürüldü. Diğer işadamı olan kardeşim Selim Dindar, düşüncesinden dolayı öldürüldü. Onun da katili bulunmadı.

         Eğer sen bir devlet olarak kendi vekilinin kardeşlerinin katilini bulamıyorsan, senin devletliliğin ve iktidarın nerede kaldı?" diye sordu.  

         Öcalan muhatap alınmalı...

         Dindar; "Ak Parti iktidarı döneminde 100 yılda çözülmeyen bir çok sorun çözüldü ve olumlu adımlar atıldı. Sorunun çözümü için Öcalan, PKK ve HDP mutlaka muhatap alınmalıdır. Sorun toplumsal mutabakatla çözülmeli. Sorun parlamento çatısı altında çözülmeli. Aklı başında hiçbir Kürt ayrılmayı istemiyor. Farklı düşünceler olabilir ve Kürtlerin tüm insani hakları verilmiyor.

         Türk ve Kürt eşit değildir...

         Türkiye'de ümmetin yetimi inançlı müslüman Kürtlerdir.

         Ben 1999 yılında Cizre Belediye Başkanlığı kazanırken, tanklarla, toplarla mazbatamı vermediler. Bana "sürgün belediye başkanı" diyorlardı ve öyleydi, sürgündeydim.

         Ben parlamentodayken hükümet BDP'li milletvekillerine bilgi veriyordu ama kendi milletvekillerine bilgi vermiyordu. Bize konuşma ve söz hakkı da verilmiyordu. Bu durumda ben beyaz Kürt oluyordum"dedi.

         Doğu'da Hiçbir Türk'e Saldırı Olmadı!     

         Dindar, Batı'da yaşayan Kürtlere yönelik gerçekleştirilen linç eylemleriyle ilgili de şunları söyledi:

         "Diğer başka noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum; Allah aşkına şimdiye kadar Doğu ve Güneydoğu'da tek bir Türk kardeşimize yönelik bir saldırı oldu mu?

         Öldürüldü mü?

         İşyeri talan edildi mi? Hayır!

         Ama şimdiye kadar Batı'da yüzlerce Kürt kökenli insanlarımızın işyerlerine saldırı yapıldı, onlarca masum insan saldırıya uğradı, öldürüldü ve yaralandı" dedi.

         Dindar; 1 Kasım seçimleriyle ilgili özetle şunu söyledi. "1 Kasım seçimlerinde millet vicdanını değil cüzdanını seçti" dedi.