Bugun...
Dicle Üniversitesi: Kürt Dilinin Tezi Türkçe’dir


Cüneyt ALPHAN GÜNEŞ DOĞARKEN
 
 
facebook-paylas
Tarih: 08-08-2020 21:47

Medyada, Dicle Üniversite’si tarafından “Kürtçe tez yasaklandı” haberleri üzerine, Dicle Üniversitesi Rektörlüğü tarafından tuhaf ve evlere şenlik şeklinde bir açıklama geldi. Açıklamanın neresini tutmaya kalkarsanız elinizde kalıyor. Bilimden, tarihten, hukuktan, sosyolojiden ve en önemlisi de vicdan duygusundan yoksun bir açıklamadır.

Orta Doğu ve dünya devletlerinde yaşayan kırk milyon Kürdün varlığını yok sayan, onu hiçleştiren, azınlık bir grup olarak gösterilen, aslında Kürd dili sonradan uydurulmuş bir dil gibi olarak da anlatılmaya çalışılan talihsiz bir açıklamadır.

Ancak Dicle Üniversitesi’nin açıklaması, şu gerçeği de teyit ediyor, yüz yıldır halkına yalan söyleyen, yalan söyledikçe, yalanları tarafından rehin alınan, rehin alındıkça zulme ve her türlü zorbalığa başvuran rejim, hiçbir zaman kendi halkına sadık olmadığı gibi hiçbir zaman da iflah da olmamıştır. Kendi halkına ve milletine de huzur ve refahı getirmemiştir.

İnsanoğlu var olduğu ve insanlık tarihi yazılmaya başlandığı günden bugüne değin, üç şey insanlığın en büyük kırılma ve en büyük hassas noktası olmuştur.

1- Din.

2- Dil.

3- Mülkiyet.

Genel olarak bütün dünya savaşlarının sebebi bu üç sinir ucu yüzünden meydana gelmiştir.

Rektörlüğün açıklamasında; “Kür dili ve Edebiyat Bölümü’nün eğitim dili Türkçe’dir.”

Bu cümlenin anlamı şu; evet Kürt dili var, ama Kürtçe tez yazmak yasaktır!

Kürt dili var ama atama yok! Yirmi Beş milyon Kürdün yaşadığı bu ülkede Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Kürtçe alanında sadece 3 tane öğretmen atıyor.

Mahkemelerde şimdiye kadar, Kürtçeyi kastederek “bilinmeyen bir lehçe” olarak tanımlarken, en son geçen ay çıkan bir kararda “bilinmeyen bir dil” olarak tanımlamaktadır. Cezaevinde bir mahkum kendi annesiyle Kürtçe konuştu diye konuşması kesilmektedir. Bu konuda yüzlerce örnek verilebilir.

Rektörlüğün bu açıklaması ve hükümetin mevcut uygulamaları; binlerce yıllık bir tarihi olan bir halk için fazlasıyla onur kırıcı ve aşağılayıcıdır.

Rektörlük diyor ki; “üniversitede lisans düzeyinde Kürt Dili ve Kültürü programının 2012, aynı alanda Tezsiz Yüksek Lisans Programının 2013, Tezli Yüksek Lisans ve Doktora Programlarının ise 2015’te açılmıştır. Bu programların öğretim dili, Türkçedir. Benzer bir biçimde üniversitemizde açık bulunan İngiliz Dili, Arap Dili, Fars Dili gibi filoloji bölümlerinin tamamında da öğretim dili Türkçedir.”

Burada Rektörlük Kürtçe tez yazmanın yasak olduğunu doğruluyor ve gerekçe olarak da “İngiliz Dili, Arap Dili, Fars Dili gibi filoloji bölümlerinin tamamında da öğretim dili Türkçedir” diyerek bu yasaklamaya bir de meşruiyet kazandırmaya çalışıyor.

Resmen milyonlarca Kürdü aptal yerine koyuyor, Türkleri de aldatıyor.

Açıklamanın devamın da; “Faaliyete geçtiği günden bu yana bu programlarda herhangi bir statü değişikliği, öğretim dili değişikliği yapılmamıştır.”

Yani mealen Rektörlük, Kürtlere diyor ki; size ihsan edeceğimiz ve lütuf olarak verebileceğimiz hak bu kadardır, fazlasını istemeyin. Bunu da öpüp başınıza koyun.

Dicle Üniversitesi’nin açıklamasındaki handikaplar bununla bitse yine iyi, hızını alamayıp bir de bu konuyla ilgili açıklama yapan, yorum yapanlar hakkında suç duyurusunda bulunulacağını ima ederek, muhtemelen Hükümetten aldığı destekle yargı sopasını göstermeyi de ihmal etmiyor.

Rektörlük; “Üniversitemiz, kurumsal itibarını yıpratmaya yönelik yanlış ve yanıltıcı beyanlara karşı hukuki haklarını saklı tutmaktadır” diyor.

Rektörlük, milyonlarca Kürdün gözünün içine baka baka, onları ahmak yerine koymayı, bir halkın onur ve itibarını yok saymayı kendinde hak görürken, Kürtlerin bu konudaki itirazları da “kurumun itibarına zarar veren bir olgu” olarak görüyor.

Yani Kırk milyon Kürdün itibarı yok ama Dicle Üniversitesi’nin itibarı var!

Rektörlük şunu unutuyor; Orta Doğu’daki devletlerde yaşayan Kürtlerin tamamı kendi varlık ve benliklerini sürdürmek için binlerce katliam, yüz binlerce ölüm, milyonlarca sürgün, milyonlarca işkence ve her türlü mezalimlikle muhatap olduktan sonra bugünlere gelebilmeyi başarabilmiştir.

Bu ifadeyi de gerçekten çok ayıplıyorum.

Dicle Üniversitesi Rektör’ü Talip Gül, yatıkları açıklamayı kendi facebook sayfasında paylaşınca kendisine sekiz soru sordum. Benim dışımda yorum yapan üç kişi daha vardı. Rektör Gül, bana cevap vermediği gibi soruları da sildi. Ama yorum yapanların yorumlarını silmedi, muhtemelen hoşuna gittiği ve lehinde olduğu için.

Bir de Rektör Talip Gül; özelden bana mesaj atarak, “Kürtçeye karşı olmadıklarını, annesinin de Kürt olduğunu, Kürtçe konuşulan bir evde büyüdüğünü, Kürt dilini geliştirmek için Selahaddin Üniversitesi’yle bizzat protokol yaptıklarını, kendi yönetimlerinde yasaklanan herhangi bir şeyin olmadığını da” belirtiyor.

Talip hocayı yirmi yıl önce tanıdım. Şahsiyle ilgili şimdiye kadar menfi bir şey de duymadım. Ancak benim eleştirilerim şahsiyle ilgili değil, kurumsal olarak Dicle Üniversitesi’nin uygulamaları ve Hükümetin Kürt meselesindeki ikiyüzlü politikasıyla ilgilidir.

Kendisine özelden cevap yazarken de ifade ettim, yaptıkları açıklamanın hiçbir bilimsel yanının olmadığını, bütünlük arz etmediğini ve tutarsız olduğunu söyledim.

Neyse Talip hoca, en azından Doğu Perinçek gibi yapıp beni engellemedi. Çünkü Perinçek kendisine sorduğum sorular çok paylaşılınca cevap vermediği gibi çareyi engellemekte bulmuştu. Ama Talip hoca, nezaket gösterip en azından cevap yazdı. Ben de tarafsızlığımı korumak adına onun cevabını burada sizlerle paylaştım.

Şüphesiz ki bunun takdirini de kamuoyu yapacaktır.

Ancak artık Kürtlere karşı uygulanan ikiyüzlü politikadan da vazgeçilmelidir.



Bu yazı 1134 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR

Haber sitemizi beğendiniz mi?


YUKARI