Allah azze ve celle, imkansız görünenden, imkansız mümkünler yaratır
Su ve KADIN!
Yanan ve yakan iki maddeden hayat bahşeden ALLAH!
Mekr-i ilahi mi?
Cilve-i Rabbani mi?
Adını sen koy!
Su ,
iki ateşin çocuğu.
Nasıl olur da katmerli ateş olması gerekirken,
söndürür alevleri.
Suyu oluşturan iki elementin de yanıcı olmasına karşın, su?
Yakıp yok etmesi gerekirken,
Son haddiyle dirilten su!
Aslında su zaten yanmış olmasın?
Kâğıdı yaktığımız zaman kül olur
Peki su neyin külü?
Isı + yakıt + oksijen = Ateş
Su ve kadın diriltir
Peki kadın?
yek katre-i hûnest, sâd hezârân endîşe.
bir damla kan, yüz binlerce endişe"..
JIN.Kürtçe de , Kadın ve Hayat demek
Allah ın yaradan isminin tecelligahı kadın,
Aynı zamanda yok edendir kendinde
Şefkat kahramanıyken ,acımasızdır da,
aynı zamanda zevk alabilen;
-“kendisi için yanan var!” ,duygusuyla..
Evet !
KADIN
Kalıp değil bir fikir... Elmas sorguçlu fakir; Açıkta sırrı bakir; Kadın...
Çölde kaçan bir serap; Yönü kementli mihrap... Madeni som ıstırap; Kadın...
Dipsiz hasrete tuzak; En yakınken en uzak.... Tadı zehrinde erzak; Kadın...
Bir işaret, bir misal; Ayrılık remzi visal... Allah'a yol bir timsal; Kadın... Necip Fazıl Kısakürek
Peki !yukarıdaki formülde “yakıt”?
Şansı varsa Allah’a yol bulur mahruki*
Biz sevmenin mahkumu
Siz de sevilmelerin..
Minicik ağzında
Bir damlacık su taşıyan karınca!
Neredesin ?
Yetiş !
Nemrud’un ateşini söndüren yangın, burada!
“ YANGIN VAR
Yetiş ey keştibânım büsbütün deryada yangın var Değil derya yalınız cümle hep sahrada yangın var
Açıldı bağ-ı vahdet gülleri mest oldu bülbüller Zemîn ü âsumân dünyâ ve mâfîhâda yangın var
Erişti nev-bahâr vakti figâna başladı bülbül Değil bülbül yalınız ol gül-i ranâda yangın var
Kaşınla kirpiğin zülfün beni mest etti ey dilber Değil mestane gözler kâmet-i zîbâda yangın var
Muhabbetden yarattı Ol Habîb´i Hazret-i Mennân Değil kim Ol Muhammed Hazret-i Mevlâ´da yangın var
Hitab-ı "kün fekân" erdi zuhura geldi akl-ı küll Felekler gulgule düştü kamu esmada yangın var
Zemîne indi me´vâdan nice yıllar döküp kan yaş Yalınız ağlayan Âdem değil Havva´da yangın var
Nice yıl hasret-i hicran oduyla yaktı Kenan´ı Yanan Yakûb değil gör Yûsuf u Zelha´da yangın var
Cihan halk olalı göster bana âsûde ahvâlin Ki yok bir istirahat esfel ü âlâda yangın var
Erişti Sâmî-yi Sultân beraber dilber-i rûhân Değil yalınız Erzincan Yemen San'a'da yangın var
Bilinmez Salih'in rengi çalınır tablı gülbangı Kurulmuş Kerbelâ cengi yaman gavgâda yangın var …”**
……….
*MAHRUKİ:Ateşte yanmış,ateşte yanarak ölmüş
** Salih Baba divanı
Keştiban = Kaptan. Sahra = Çöl, ova. Zemîn ü âsûman = Yer ve gök. Dünya ve mâfiha = Dünya ve dünya-dakiler. Nev-bahar = İlk bahar. Gül-i rânâ = Kırmızı ve güzel gül. Mestâne = Sarhoş. Kâmet-i zîbâ = Süslü boy, güzel endam. Mennan = Çok ihsan edici (Allah). Kün fekan = "Ol dedi oldu, yokol deyince de sona erecek' âyet ile Kün (ol) Feyekun (yokol) anlatılıyor. (Yasin; 82) Gulgule = Bağırıp çağrışma,feryad.
Kamu esma = Bütün isimler. Me'va = Nimet cenneti, cennet. Hasret-i hicran odu = Ayrılık hasreti ve ateşi. Ken'an = Filistin, Hz. Yakup soyunun yurdu. Asude = Rahat, ferah. Esfel ü a'lâ = Aşağı ve yukarı. Dilber-i rûhân = Manevi güzel. tablı gülbang = Dervişlerin bir ağızdan okuduğu ilahi veya dua.