Yeşeren çimler, açan çiçekler gibi içim kıpır kıpır.
Güneş sıcak yüzünü gösterdikçe, şakıyan kuşlar gibi kalbimin atışı.
Ben en çok içimde taşıdığım fırfırlı etekli, kiraz çoraplı beni sevdim.
Hoplayıp zıplamama izin vermese de dizlerimdeki ağrı,
ben hep o heyecanı hissettim.
Yıllar saçlarıma yağdırsa da akları.
Rengarenk tokalarla süslenmeyi sevdim.
Şımarmayı sevdim,en çokta şımartılmayı,
Yüzümdeki kırışıklıklar ne kadar derinse, dudak büküp omuz silkmem o kadar içtendi benim.
Ben en çok içimde taşıdığım fırfırlı etekli, kiraz çoraplı beni sevdim.
Çarşıda pazarda dolaşıp gezmeyi sevdim.
En kırmızısından seçtiğim kirazları kulağımda küpe yapmayı sevdim.
Hep gülmeyi sevdim, hem de kahkahalarla gülmeyi.
Renklerin en canlısını sevdim, özellikle pembeyi.
Kıpkırmızı elmalı şekeri yiyemesem de ,almama engel olmaz ki takma olan dişlerim.
Ben en çok içimde taşıdığım fırfırlı etekli, kiraz çoraplı beni sevdim.
Ağırlıklarına dayanamasam da, takıp takıştırmayı sevdim,kulağıma,koluma,boynuma
Her yokuşta artsa da göğsümdeki ağrı,uzun uzun yürüyüşlere çıkmayı sevdim.
Küçük sürprizleri sevdim, bahçemde açan begonyaların kokusunu.
Gelincik çiçeğinin üzerinde bulduğum uğur böceğini, avucumda dolaştırmayı sevdim.
Yıllar akıp giderken, bedenim meydan okuyamazken zamana,
ruhum hep canlı hep çocuk benim.
Ondandır “teyze” diye seslenenlere boş boş bakışım.
Ben en çok içimde taşıdığım fırfırlı etekli kiraz çoraplı beni sevdim…