Bugun...
Bir Atlas Olmadığımın Farkına Vardım


Cüneyt ALPHAN GÜNEŞ DOĞARKEN
 
 
facebook-paylas
Tarih: 03-07-2022 00:55

Yaşama dair bugüne değin milyonlarca yazınsal ve görsel doküman, insanlar tarafından insanlığın hizmetine sunulmaya çalışılmıştır. İlim var olan ise, bilim de var olanı bulabilme sanatıdır.

Bilim öğrenir, din öğretir.

Fikirsel olarak var olan milyonlarca nesneler üzerinden bazen bilim ve din çatışsa da aslında ikisinin amacı kendi özgül koşullarında hakikatı bulma çabasıdır.

Kimi ilerler, kimi geriler, kimi de at-başı gider…

Üç milyonluk dünya insanlık tarihinde bugüne kadar evrenin ve yaşamın sırrı merak edilmiş, her araştırma ve deneyim ayrı bir tecrübeyi insanoğluna kazandırmıştır.

Kimi Antony Flew gibi altmış yıllık yaşam serüveninde hep maddeciliği ve Tanrısızlığı savunmuş, ama altmış yaşından sonra “Pardon! Yanılmışım Tanrı varmış. Ben takım değiştiriyorum” demiş, kimi de altmış yaşından sonra Tanrı yokmuş deyip takım değiştirmiştir.

İnsanoğlunun yaşam serüveni hep deneme-yanılma yoluyla ilerlemiş, nesilden nesile bu deneyimler aktarılmıştır.

İnsanoğlunun sahip olduğu birçok korkudan biri de “yaşlanma” ve “ölümden sonraki” hayatın var olup-olmadığı korkusudur. Öbür hayata inananlar ölümden sonraki hayattan değil ama cehennem korkusunu yaşarlar. İnanmayanlar ise, “ya gerçekten öbür hayat, cennet ile cehennem var ise ne yapacağız?” korkusunu yaşarlar.

Genel olarak baktığımızda “korku”, “saygı” ve “sevgi” nin arkasında ceza ve ödülün yattığını görüyoruz.

Albert Camus o yüzden, “hiçbir şey, korkuya dayanan saygı kadar iğrenç değildir” demiştir.

Şimdi diyorsunuz ki; iyi, güzel de, Cüneyt bayram değil-seyran değil, nereden çıktı bu konu? Diye.

Efendim!

Elliye dayanan ömrümün yirmi beş yılıdır, yüreğim acıdığında sırtımda sıcacık elini hep hissettiğim, hayatımda kazandığım en önemli dostlarımın başında gelen, hemen hemen her gün telefonla görüştüğüm, yüz yüze bir hafta gecikince “Cüneyt’cim! Ya özledim, görüşelim” diyen Diyarbakır eski Valisi Doğan Hatioğlu’nun gönderdiği bir yazıyı sizlerle paylaşmak arzumdan çıktı.

Doğan Bey’in yaş tecrübesi ve olgunlukla ilgili gönderdiği tespitleri paylaşmadan önce kısa bir giriş yapmak istedim.

Madde halindeki deneyimleri aktarıyorum:

60'ını aşıp 70'e yaklaşmakta olan arkadaşlarımdan birine kendinde ne gibi bir değişiklik hissettiğini sordum.

Bana hepinizle paylaşmak istediğim aşağıdaki çok ilginç satırları yolladı:

(1) Ailemi, kariyerimi ve pozisyonumu sevdiğim yılların ardından, şimdi eski arkadaşlarımı sevmeye başladım.

(2) Bir atlas olmadığımın farkına vardım. Dünyayı omuzlarımda taşımam gerekmiyor.

(3) Meyve sebze satanlarla pazarlık yapmayı bıraktım. Sonuçta, bir kaç kuruş fazla ödememle cebimde bir delik açılmayacağını biliyorum ama o bir kaç kuruş, zavallı adamın kızının okul masraflarını ödemesine yardımcı olabilir.

(4) Taksi şoförüne ödeme yaptığımda, para üstünü almıyorum. Ekstra para kazanmak yüzüne bir tebessüm kondurabilir. Ne de olsa benden çok daha fazla yoruluyor.

(5) Yaşlılara "Bu hikâyeyi anlatmıştınız." demeyi bir kenara bıraktım. Ne de olsa, bu hikâyeler hatıralarını canlandırmalarına ve geçmişi tekrar yaşamalarına yardım ediyor.

(6) İnsanları hatalı olduklarında bile düzeltmemeyi öğrendim. Ne de olsa, herkesi mükemmel yapma sorumluluğu bana ait değil. Huzur mükemmeliyetten çok daha önemlidir.

(7) Cömertçe ve bolca iltifat ediyorum. Ne de olsa, bu yalnızca karşımdakine değil, benim de ruh halime iyi geliyor.

(8) Giysilerimdeki kırışıklığı ya da bir lekeyi dert etmemeyi öğrendim. Sonuç itibariyle, kişilik görünüşten daha çok öne çıkar.

(9) Benden farklı kişilerle tartışmaktan kaçınıyorum. Ne de olsa, onlar iyi ilişkiler yürütmenin önemini bilmiyor olabilirler ama ben biliyorum.

(10) Beni kirli oyunlarıyla saf dışı bırakmak isteyen biri olduğunda, sakinliğini koruyorum. Sonuçta, ben ne kirliyim ne de kimseyle bir yarış halindeyim.

(11) Duygularımdan utanmamayı öğreniyorum. Ne de olsa, beni insan kılan duygularım.

(12) Bir ilişkiyi koparıp atmaktansa egomu bir kenara bırakmanın daha iyi olduğunu öğrendim. Sonuçta ego tek başıma olmama neden olacakken ilişkiler asla yalnız kalmamamı sağlar.

(13) Her günü son günümmüş gibi yaşamayı öğrendim. Ne de olsa, öyle de olabilir.

(14) Beni mutlu eden şeyleri yapmayı öğrendim, ne de olsa ben kendi mutluluğumdan mesulüm, başkasınınkinden değil. Alıntı”

Saygıdeğer büyüğüm Doğan Bey’e, bu paylaşımı için teşekkür ederim…



Bu yazı 785 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR

Haber sitemizi beğendiniz mi?


YUKARI