İnsanlık tarihinin bütün evrelerinde verilen demokrasi mücadelesinde ölüm, acı ve gözyaşı hep ola gelmiştir. Bugün Silvan, Cizre, Nusaybin, Silopi, Sur ve bölgenin pek çok yerinde ağıtlar ve isyanlar, insanların kulak zarlarını delecek kadar yakıcı iken siyaset dünyasının körleri ve sağırları oynamasına da akıl erdiremiyorum. İşte size günümüzün ağıtlarına ağıt yakan 1954 Nazi Almayası'nda yaşananlarla ilgili Bernard Lewis'in yaktığı bir ağıt:
Kasvetinde Alman ovalarının Donukluğunda İngiliz ormanlarının Sefaletinde Polonya kentlerinin Curcunasında Londra caddelerinin Görüyorum, ölüyorlar.
Gözlerinde aldırışsız dostların Somurtkan öfkesinde kölelerin Kibrinde efendilerin Hatırlamayışında kardeşlerinin Görüyorum, ölüyorlar.
Istırabında düşüncenin Kurşuni avuntusunda emeğin Sıkıntısında aylaklığın Kara sırtında kitabın Görüyorum, ölüyorlar. Umursamazca cilveleşen çiftlerde Yemek dolu tabaklarda Kadehte ve şarapta Işıltılı, memnun gülümseyişte Görüyorum, ölüyorlar.
Yumuşak ağında uykunun Solgunluğunda uyanışın Işıkta, gölgelerde Tutkuda, pişmanlıkta Görüyorum, ölüyorlar. Acısında hatırlanan neşenin Ateşinde hatırlanan acının Umutta, unutmakta Sancısında benliğin Görüyorum, ölüyorlar.
Onlar kaybolanlar, unutulanlar Saymakla bitmeyenler, umudunu yitirenler İstenmeyen ölümün kamplarında Umudun parmaklıklı kapılarında Görüyorum, ölüyorlar. Yumuşaklığında yaylıların Ahenksizliğinde kentlerin Altın yabanlığında güzün Yeşil görkeminde yazın Görüyorum, ölüyorlar.
Ölüm fırınlarında Hiçe sayılmışlığın daracık ranzalarında Ahmakların önyargısında Sapkının bilmişliğinde Görüyorum, ölüyorlar. Esrimesiyle serbest kalmanın Hüznüyle özgürlüğün Tutsaklığında gözden ırak dostların Uzaklığında galiplerin Görüyorum, ölüyorlar. Zincire vurulmuş çöllerde Vaat Edilen Toprak hayaliyle Yafes'in çadırında İsrail'in çadır ipinin yanıbaşında Görüyorum, ölüyorlar. Onlar kaybolanlar, unutulanlar Saymakla bitmeyenler, umudunu yitirenler İstenmeyen ölümün kamplarında Umudun parmaklıklı kapılarında Görüyorum, ölüyorlar.