Bugun...
“Vatan Ana Sözleşmesi: Kürt Sorununun Barış ve Diyalogla Çözülmesi…”


Cüneyt ALPHAN GÜNEŞ DOĞARKEN
 
 
facebook-paylas
Tarih: 22-01-2024 13:21

Vali Güngör Aydın

 

Ülke-millet olarak içinde bulunduğumuz bunalım, her alanda yaşadığımız krizlerle birlikte, can yakıcılığıyla devam Kürt sorunu, her gün dağlardan gelen asker ve militan cenazeleri, yaşanan acıların sonlandırılmasıyla ilgili son derece akademik, çağa, mantığa, akla uygun, rasyonel çözüm önerilerini sunan emekli Vali Sn. Güngör Aydın’ı öncelikle tebrik etmek isterim.

 

Raporunu benimle paylaştığı için de ayrıca teşekkür etmek isterim.

 

Elazığ, Antalya valiliğiyle birlikte Mülkiyeli Birliği Başkanlığını da emekli Vali Güngör Aydın’ın yazdığı; “Devlet/Yönetim Bunalımını Sona Erdirmek, Cumhuriyeti Koruma ve Demokrasiyi Yerleştirme, Toplumsal Barış ve Bütünleşme İçin Vatan Ana Sözleşmesi Çağrısı” adlı raporu kesip biçmeden sizlerle paylaşmak istedim.

 

Söz konusu raporun kamuoyunda da tartışılması yararlı olacağına da inanıyorum.

 

Dün (21 Ocak 2024) Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş’ın “DEM Partisi uygun görürse İstanbul Büyükşehir Belediyesine aday olabilirim” açıklaması, ardından DEP eski Milletvekili Leyla Zana’nın yeni bir “Barış Sürecinin” başlatılmasıyla ilgili çıkışı, sıradan bir çıkış olmadığını, perde arkasında yapılan diplomasinden sonra bu çıkışın yapıldığını düşünüyorum.

Öyle anlıyorum ki; Kür sorunu ve barış süreci yerel seçimlerin ana konularında biri olacak.

 

İşte tam da bu gündeme dair Sn. Aydın’ın yazdığı rapor daha da önemli hale gelmektedir.

 

Sn. Vali Güngör Aydın’ın yazdığı rapor:

 

“Türkiye Cumhuriyeti devleti, ülkesi ve milleti ile bir bütün olarak, 100 yıllık tarihinin varlık yokluk niteliğine dönüşmüş en büyük ve ağır bir devlet bunalımı ile karşı karşıya bulunmaktadır. Cumhuriyeti savunanların ve devleti/ülkeyi yönetip gelenlerin aymazlığı nedeniyle dine dayalı karşıdevrim güçlerinin adım adım iktidarı ele geçirmeleri ve emperyalizmin denetiminde Siyasal İslam despotik bir tek adam diktatörlük sistemi oluşturup kurmaları sonrasında ülke bir büyük felakete doğru sürüklenmektedir.

 

Bu felaketi önlemek ve ülkeyi bu büyük devlet bunalımından demokratik yol ve yöntemlerle çıkarabilmek için tüm Cumhuriyet ve Demokrasi Güçlerine, demokrasiyi savunan tüm siyasal partilere, tüm STÖ’ne ve yurtsever tüm vatan

güçlerine aşağıda yer alan 13 maddelik VATAN SÖZLEŞMESİNDE BÜTÜNLEŞME ÇAĞRISI yapıyor; bu tarihsel çağrıyı bilgi ve değerlendirmelerine sunuyorum.

 

Ülkede nüfusun %80lerine ulaşan, Cumhuriyet ve demokrasiyi savunanların tümü ile ülkesini ve yurdunu seven diğer tüm vatan güçlerinin, vatanın 1919 da içinde bulunduğu koşulların aynısı ile karşı karşıya olduğu dikkate alınarak ATATÜRK’ün o koyu karanlıklar ve bilinmezlikler içinde başvurduğu tarihsel ulusal örnek yolun izlenip yenilenerek YENİDEN BÜYÜK ANADOLU BAĞLAŞMASI etrafında birleştirilip bütünleşmeleri sağlanarak;

 

Ancak bu yoldan sağlanabilir bulunan, ülkeyi içine sürüklediği tarihinin en büyük ana sorun ve bunalım olan, devleti devlet yapan ancak yok edilen ya da işlevsizleştirilmiş olan, yerine de işlerliği bulunan başka doğruları konulamayan devlet organları ve kurumları arasında yol açılan kaos ve yönetim boşluğu sonrasında, en çok da iktidarın felsefesi gereği yönetimde başvurduğu bilim, akıl ve çağdışı, liyakat ve başarıyı dışlayan yol, yöntem, yaklaşım ve yapılanmalar nedeniyle ortaya çıkmış olan, ekonomide, sağlıkta, eğitimde, yönetimin ve yaşamın her alanında yaşanan tüm türev sorunların çözümünün de bu ana sorunun çözümüne bağlı olduğu ana sorun;

 

DEVLET/YÖNETİM/SİSTEM KRİZİNDEN çıkarılarak demokrasi dışı despotik dinsel AKP diktatörlük iktidarının ülkeyi bir felakete sürüklemesine izin verilmeyecek;

Demokrasi içinde ve yolundan, bu çağdışı, Anayasaya aykırı karşıdevrim iktidarının, anayasal direnme hakkı dahil tüm demokratik yol ve yöntemlerle sona erdirilmesi sağlanacak; yeniden Cumhuriyet Devrimine dayalı, işlerliğinin önündeki engel kaldırılarak var olan Anayasanın öngördüğü demokratik parlamenter düzene geçilip dönülecek; mevcut Anayasayı yürürlükten alıkoyanlar yargı önüne çıkarılacaktır.

 

Bir: Osmanlı tarafından gasp edilmiş ulusal egemenlik, ATATÜRK tarafından yeniden halkı temsilen TBMM’ne verilmiş olmasına karşın, despotik dinsel diktatörlük olarak, ABD emperyalizminin Ortadoğu’da Müslümanları birbirine kırdırma politikalarının bir gereği olan “Siyasal İslam” modeli bulunan, ülkemizdeki karşıdevrimci dinsel güçler eliyle kurulmuş AKP;

 

Tarafından, bütün süreçlerinde ANAYASA VE MEŞRUİYET DIŞI yollardan oluşturulmuş tek adam düzeni ile yeniden gaspedilmiş bulunduğundan, tarihsel gerçeklerin ışığında, Türkiye Cumhuriyetinin oluşturulmasının başlatılması olan açılışının tarihinin 100. Yılında; TBMM’nin, Anayasal ve kurumsal tekelinde

olan, hiç kimseye devredilemez, hiç kimse tarafından kullanılamaz bulunan ULUSAL EGEMENLİK HAKKINA var olan Anayasal düzen uyarınca fiilen ve hemen el koyması ve bu tarihsel kurumsal temel hakkı yeniden tekeline alması sağlanacaktır.

 

Öte yandan, TBMM tarafından, kurucu sisteme aykırı olarak yürürlüğe konulmuş bulunan, bütün süreçleri ile ANAYASA VE MEŞRUİYET DIŞI YOLLARDAN oluşturulmuş olduğu için hiç doğmamış ve yok hükmünde olan BAŞKANLIK/TEK ADAM sistemi fiili durumuna son verildiği karar altına alınarak fiilen ve hemen PARLAMENTER SİSTEME GEÇME/DÖNME, bu nedenle BAŞKANLIK/TEK ADAM SİSTEMİNE SON VERME gereğinin, tarihsel, ulusal, vazgeçilmez, zorunlu bir görev olarak anıtsal evrensel örnek büyüklükteki TBMM’nin önünde durmakta, bulunmakta olduğu açıklanıp ortaya konulacaktır.

 

Bu yönde TBMM’de bir mutabakat olmadığı, sağlanamadığı takdirde, bu görev ve gerekliliğin T.C. Devletinin kurucu düzenine bağlı ve demokrasiye inanan tüm partiler tarafından, devletimizin kurucu siyasi örgütü CHP’nin ÖNDERLİĞİNDE ve birlikte oybirliği ile ortak bir tavır, karar, önerge altına alınması sağlanacak; hazırlanacak bir DEMOKRASİ BİLDİRGESİ ile durum antiemperyalist Büyük Türk Ulusunun/halkının bilgi ve takdirine sunulacaktır.

 

Demokrasi öncesinin arkaik iktidar güçleri olan, demokrasilerde siyasal ve yönetsel yerleri olmadığı halde, politik iktidarın içindeki despotik egemenlikleri bir türlü sona erdirilemeyen ve ülkemizde demokrasinin yerleştirilmesinin önünde bir engel olarak duran, dinsel, askersel ve feodal tarihsel blok güçleri, iktidar ve siyaset alanının dışına çıkarılarak, bir daha kesintiye uğratılamayacak biçimde,

Özgürlükçülük, çoğulculuk ve katılımcılık ilkelerini tam olarak gerçekleştirmekle birlikte, çağımızda ulaştığı insan haklarına dayalılık, insan merkezlilik ve sivil yönetimin üstünlüğü (cedant arma togae) ilkelerini de içerecek eksiksiz, kalıcı tam bir DEMOKRASİ gerçekleştirilip yerleştirilecektir.

 

Ülkede demokrasiyi kalıcı biçimde gerçekleştirmenin bir gereği olarak, öncelikle seçim ve siyasal partiler ve diğer antidemokratik tüm yasalar değiştirilip demokratikleştirildikten, özellikle düşünce, örgütlenme, halkın doğru bilgi ve habere ulaşma, yönetimi denetleme ve sorgulama, parlamentoda temsil hakkının önündeki engeller kaldırılarak bütün demokratikleşme hedefleri gerçekleştirildikten, sağlıklı, demokratik, toplumsal uzlaşmaya dayalı kalıcı bir anayasa yapımının ortamı oluşturulduktan sonra ortaya çıkacak bu ortamda, özgür ve demokratik yollardan seçilerek gelmiş, halkı gerçekten temsil edecek yeterlik ve nitelikleri taşıyan bir parlamento ya da aynı biçimde oluşturulmuş bir kurucu meclis eliyle, bütün toplumsal ve siyasal güçlerin üzerinde anlaşıp sözleştiği, üzerinde bir genel irade ve konsensüsün oluştuğu özgün, ulusal, bütünsel ve demokratik bir devlet/yönetim felsefesine dayalı, bütün süreçlerinde demokratikliğine özen gösterilerek kalıcı ve

çağcıl bir ANAYASA YAPIMI sağlanacaktır.

 

Demokrasi yelpazesinin içinde, solunda ve sağında yer alan tüm siyasal partilerin ve güçlerin Cumhuriyeti koruma ve demokrasiyi yerleştirme için güç birliği yapmaları sağlanacaktır.

 

Toplumda büyük bir çöküntüye, tüm yurttaşların/insanların güvensizlik, huzursuzluk ve korku içinde yaşamalarına yol açan, toplumsal barış ve huzuru ağır ölçülerde bozan ve yoğunlaşıp yaygınlaşarak artan, her alanda, her zaman ve herkes için giderek büyüyen hukuka uygunluk, hakkaniyet, eşitlik ve adalet açığı, açlığı, bu yaşamsal ihtiyaç öncelikle giderilecek; yargıda ve yönetimde bu büyük ihtiyacı karşılayacak, temel insan haklarını, insan yaşamını, insan vicdanını ve insan onurunu sapmasız ve tam bir güvence altına alacak köklü demokratik ve insan merkezli yönetim ve adalet reformları yapılarak yargı organının gerçekten bağımsız ve yansız olması, HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ sağlanacaktır.

 

Siyaset alanında, temsilde adaleti tam bir gerçeklikle yansıtacak bir seçim yasası ile partilerde iç demokrasinin, özgür eleştirel düşüncenin, katılım hakkı ve gerçek temsilin egemen olmasını sağlayacak bir siyasal partiler yasasının yapılması sağlanacak; siyaset ve yönetim alanlarında hesap sorma, hesap verme ve sorgulama kanalları açılacaktır.

 

Kamu Yönetimi, otoriter ve devlet merkezli, çağdışı kalmış, ulusal ve bilimsel olmaktan çıkmış yönetim felsefesinden, öncelikle de bugün içine düşürüldüğü arkaik, dinsel, mezhepsel, tarikatlarla kuşatılmış, parti devletine dönüştürülmüş, eşitliği, adaleti ve ayrıcalıksızlığı bir yana bırakarak yandaşlığa ve keyfiliğe dayalı kılınmış yapılanma ve kadrolaşmadan arındırılarak,

Kurumsal ve kavramsal alt üst oluşa uğramışlıktan, kirlilik ve sapmalardan, etkisizlik, itibarsızlık ve güvenilir olmaktan çıkmışlıktan, çağdışılıktan kurtarılarak, Cumhuriyet, demokrasi, insan hakları, laiklik ve hukukun üstünlüğünün evrensel, ulusal gereklerini ve ilkelerini yürürlüğe taşıyabilecek; kamu hizmetinin gerekli kıldığı bilinç, inanç ve güvenilirlikle, halkın ihtiyaç ve istemlerini eşitlik, ayrımsızlık ve adalet içinde, etkin ve hızlı biçimde karşılayabilecek bir yapılanmaya, liyakat ve başarıya dayalı bir kadrolaşmaya kavuşturulacak;

 

Özetle; demokratik ve insan merkezli çağcıl bir felsefeye kavuşturulacaktır.

 

Laiklik İlkesi, çağcıl demokratik devlet yönetiminde vazgeçilmezliği ve ülkemiz için birleştiriciliği özenle vurgulanıp ortaya konularak, bütün gerekleri ve öğeleriyle eksiksiz uygulanacak; laikleşme süreci tamamlanarak inanç ve ibadet özgürlüğü tam güvence altına alınacak;

 

Devlet/kamu yönetimi, devlet kurumları ve özellikle de ulusal eğitim içindeki laikliğe aykırı yapılanmalara, düzenlemelere ve kadrolaşmalara, Anayasadaki mecburi

din dersleri uygulamasına, mezhepsel ayırımlara son verilecek; imam hatip liseleri diyanet hizmetleri ihtiyacı ile oranlı olarak planlanıp sınırlandırılacak, imam hatip kadrolarının yüksek ilahiyat eğitimleri özendirilip desteklenecektir.

 

Yürütüle gelen politikalarla çözülemeyeceği ortaya çıkan Kürt Sorununun, soruna dönüştüğü yerden ve konulardan, demokrasi ve temel insan hakları içinde, üniter ulus devlet temelinde, barışçı ve diyaloga dayalı bir yol izlenerek, en geniş bir katılım ve konsensüsle;

 

TBMM’de karara bağlanarak çözülmesi sağlanacak; devleti zafiyete ve sorunu çözümsüzlüğe uğratan Koruculuk Sistemi kaldırılacak, böylece sorunun şiddete dayalı bir türevi olan PKK terörü de sona erdirilecektir.

 

Emperyalizmin işbirlikçileri arasındaki rant, taht ve tarikat kavgasından ibaret olan 15 Temmuz darbesi, sistematik ve bilimsel olarak tam bir objektiflikle araştırılarak bütün gerçekler, nedenler, iç ve dış güç öğeleri ile birlikte aydınlığa kavuşturulacak;

 

Darbeyi planlayanlar, yapanlar, yaptıranlar ve darbeye yol açanlar ya da yol verenlerin açıklıkla belirlenip ortaya ve yargı önüne çıkarılarak hukukun eksiksiz, eşit ve ayırımsız uygulaması-asla bir OHAL değil- hukuka tam bağlı demokratik sivil yönetim eliyle ve içinde hesap vermeleri sağlanacak;

 

Darbeyi yapan ve yaptıranlarla birlikte, FETÖ ile iktidar ortaklığı içinde olup gelmekle kalmayıp, ülkede Kemalist Düşünceyi silme,

Cumhuriyet Devrimini/Yönetimini ve üniter ulus devleti bir karşı devrimle ortadan kaldırarak bir İslam Devleti kurma ortak hedefi ve felsefe birliği içinde olan AKP iktidarı, Partinin ve iktidarının sorumlu yöneticileri, bir iktidar paylaşımı, yukarıda belirtildiği gibi açık bir rant ve taht kavgası ve tarikatlar arası savaştan ibaret 15 Temmuz darbesindeki açık sorumlulukları ortaya konularak yargı önüne çıkarılacak, kanlı darbe için hesap vermeleri sağlanacaktır.

 

Ayrıca, AKP’nin 18 yıllık iktidarları, özellikle de OHAL döneminin tüm hukuksuzlukları, temel hak çiğnemeleri, yönetim sapmaları, ürettiği baskılar, şiddet ve korkular nedeniyle yol açıp yarattığı tüm mağduriyetler araştırılıp saptanarak soruşturulacak;

 

Tüm mağduriyetlerin manevi telafisi olmasa da maddi boyutları giderilecektir.

 

Kuşkusuz, bu araştırma, soruşturma ve sorgulamaların, bugün olduğu gibi değil, sorumluluğu olanla olmayan, suçlu ile suçsuz, hukukun üstünlüğü temelinde tam bir özen ve objektiflikle ayırt edilerek, özellikle de AKP içinde de önemli oranlarda var oldukları bilinen Cumhuriyeti ve demokrasiyi savunan vatanseverlerin yitirilmeyip kazanılması hedefi de dikkate alınarak yapılıp yürütülmesi sağlanacaktır.

 

Yukarıda 13 madde olarak ortaya konulan ve demokrasi tarihimize altın harflerle yazılacak TOPLUMSAL BARIŞ ve BÜTÜNLEŞME VATAN SÖZLEŞMESİ,

 

Yalnızca siyasal konumunun ve ulusal tarihsel misyonunun bir gereği olmakla kalmayıp ana muhalefet partisi de olması nedeniyle CHP’nin öncülüğünde, demokrasi yelpazesinde yer alan tüm siyasal partilerle sivil toplum örgütlerinin imzalayacağı bir VATAN ve DEMOKRASİ BİLDİRGESİ olarak yayımlanarak halka ve kamuoyuna sunulacaktır” diyor Vali Güngör Aydın.

 

Sn.Aydın’ın emeğine, yüreğine ve kalemine sağlık. Her zamanki muazzam üretiyor.



Bu yazı 602 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR

Haber sitemizi beğendiniz mi?


YUKARI