Bugun...
TRT KÜRDİ BENİ NEDEN İNFAZ ETTİ?


Cüneyt ALPHAN GÜNEŞ DOĞARKEN
 
 
facebook-paylas
Tarih: 21-11-2015 22:18

TRT Kürdi'den, seçimden hemen bir gün sonra TRT Kürdi Koordinatörü Mustafa Ekici tarafından tarafıma hiçbir gerekçe gösterilmeden neden işten atıldığıma geçmeden önce, sürecin neden ve nasıl buraya geldiğiyle ilgili taa 1,5 yıl öncesine kadar gitmem gerekir.

         Hükümet ve Cemaat kavgasının başladığı günlerde 5,6 ve 7. kitaplarımı bitirmiş ve basıma verilmek üzere yayınevine göndermiştim. Kira, elektirk, doğalgaz vs ihtiyaçlarımı karşılamak için harıl harıl iş ararken TRT Kürdi'de Cemaat-Hükümet kavgasından dolayı eski şirketin ihalesi iptal edilmiş, "cemaatçi" oldukları gerekçesiyle onlarca insan işten çıkarılmış, yeni şirket ihaleyi almış ve eleman alımı için mülakat yapılıyordu. 

         28 Şubat davasının ilk müdahil, fişlenmiş, memur ve işçi olma hakkı elinden alınmış bir gazeteci olarak mülakata girdim, dönemin Haber Müdürü Osman Geylani alınmamam için çok ayak diretti lakin dönemin TRT Kürdi Koordinatörü Fethullah Kırşan ve bazı siyasetçilerin devreye girmesinden sonra zor bela en düşük maaşla işe alındım.

         TRT Kürdi, hiçbir TRT kanalına benzemez.

         Buraya TRT Kürdi değil, Kurtlar Vadisi demek daha doğru olacak sanırım.

         Doğan Grubuna, Cemaate yakın veya muhalif medyaya ait gazete okuduğunuz zaman otomatikmen "paralelci" ilan ediliyordunuz. Biz çalışanların tüm sosyal medya hesapları takip ediliyor ve kategorik olarak fişleniyorduk.

         O güne kadar Cemaat-Hükümet savaşını dışarıdan izlemiş olsam bile ilk kez bu savaşın yakıcı özelliğini burada hissediyordum. İlk defa Gülen Cemaati ve diğer cemaatleri araştırmaya, anlamaya başladım. Beni tanıyanlar bilirler, çok dindar biri değilim ama sonuna kadar Allah'a ve onun Resulüne inanan ve bağlı biriyim.

         İşe başlarken 'Allah'ım, sen bana aş kapısını buldun, biraz rahatladım, şükür ifademi yerine getirmek için namaza başlayayım'dedim ve başladım. Namaz konusunda çok tembelim. Namaza başladıktan çok kısa bir süre sonra "Cemaatçi", "paralelci" ilan edildim.

         Eski polis muhabiri Osman Geylani olabildiğince üzerime psikolojik baskı uyguladı ve işten çıkartmaya çalıştı ama o benim işime son vermeden Cenab-i Allah onu başka yere sepetledi.

         Koordinatör Kırşan'ın yerine eski ülkücü olduğu ve Kürtçe bilmediği iddia edilen Mustafa Ekici, Haber Müdürü Osman Geylani'nin yerine de Eski İstihbarat Başçavuşu Gülabi Eryaman Getirildi.

         Artık sevdiğim işi yapacağım derken bu sefer, Diyarbakır'dayken 8 kıza tecavüz etmekten, bir kızı hamile bırakmaktan yargılanan, Diyarbakır'dan kaçıp Ankara'ya yerleşen, her nasıl olduysa Ak Parti'nin MKYK üyesi olmayı başaran Mazhar Bağlı'nın hışmına uğradım.

         Şöyle ki; Twetter'da Mazhar Bağlı bana yüklendi ve; " Neden Gülen Cemaatine, haşhaşi, terörist, casus, vs. demiyorsun." diye sorup sordu. Özetle ona; "Hocam ben gazeteciyim, yargıç veya savcı değilim ve hiç kimseyi yargılayamam, kimseye de terörist, haşhaşi diyemem. Yarın mahşerde hesabını veremeyeceğim hiçbir vebalin altına da giremem, tanımadığım bilmediğim insanlara iftira atamam. Ayrıca durup dururken de cemaati karşıma alamam. "dedim.

         Bunun üzerine Bağlı, beni twetter'da hedef göstermekle yetinmedi, Koordinatör Mustafa Ekici ve Yardımcısı Ferzende Kaya'ya, beni "paralelci" diye şikayet edip işten çıkarılmamı istedi. O dönemde işten çıkarılmadım ama editörlük görevinden alınıp daha pasif bir göreve verildim.

         Koordinatör Ekici ve Mazhar Bağlı ile aralarında su sızmaz ve çok yakın dostturlar. Hacı Hacıyı Mekke'de, Hoca Hocayı tekye de bulur ya, maşallah bu ikili de birbirlerini gayet güzel bulmuşlar ve gerçekten birbirlerine çok yakışıyorlar.

         Bununla birlikte geçen yıl kışın karın ortasıda, yanlışlıkla Samanyolu tv'nin logosunu görüntüde kullanan Yakup Ülker denen arkadaşın işine aniden son verdiler. Yine bu yazın kendi adamlarını yerleştirmek için 12 masum, sahipsiz ve çaresiz arkadaşlarımızın"paralel" yaftasıyla işlerine son verdiler. Hiçbiri cemaatçi-memaatçi felan değildi, tersine çoğu demokrat ve aydın insanlardı.

         Bu arkadaşlarımın tek suçları vardı. O da sahipsiz ve kimsesiz olmaktı.

         Makale, kitap ve yazılarımdan rahatsız olan, kendi çevresine beni "kanalda Kürtçülük yapmak" ve seçimlerde "HDP'ye destek vermekle" suçlayan Koordinatör Mustafa Ekici ve Yardımcısı Ferzende Kaya ile ilgili basında yolsuzluk ve hırsızlık haberleri çıktı.

         Özetle haberlerde; Ekici ve Kaya tarafından 2015 yılına ait 50 Trilyonluk bütçenin sıfırlandığı, 2016 yılının bütçesinden yemeye başladıkları, söz konusu paranın kendi paravan şirketlerine aktarıldıkları iddia edildi.

         Bunun üzerine TRT Genel Müdürü Sayın Şenol Göka hiç zaman kaybetmeden müfettişler marifetiyle soruşturma başlattı ve konuyla ilgili kamuoyuna açıklama yaptı.

         Soruşturma devam ediyor. Edindiğim bilgilere göre yolsuzluk yapmakla suçlanan 3 şirketle ilgili müfettişler habire Koordinatör Ekici'den bilgi ve belge istemektedirler. Yapılan ön tahkikatta yolsuzluğun tespit edildiği, bunun üzerine Genel Müdür Göka'nın"sonuna kadar gidilsin." diye talimat verdiğidir.

         Yapılan yolsuzluktan ötürü görevinden alınma, gözaltına alınma ve hapse girme korkusunu yaşayan Koordinatör Ekici, seçim sonuçlarının açıklanmasının hemen akabinde Mazhar Bağlıyla birlikte TRT Kürdi Haber Merkezindeyken,   Haber Müdürü Gülabi Erymana'a aynen şunları söyler:

         "Bu yolsuzluk soruşturmasından ötürü müfettişler habire bizden bilgi ve belge istemektedirler. Her şeyi didik didik araştırmaktadırlar. Genel Müdür olayı çok ciddiye almış. Bu haberleri yaptıran, yaptırma potansiyeli olan tek bir kişi varsa o da Cüneyt Alphan'dır. Yarın ilk işin onun işine son vermek olacaktır. Ona de ki; Mustafa bey artık sizinle çalışmak istemiyor ve onu gönder."der.

         Seçimden hemen sonraki gün, Haber Müdürü Gülabi Eryaman beni çağırarak; "Cüneyt bey, Mustafa bey dün geldi ve artık sizinle çalışamayacağımızı söyledi."dedi.

         Peki müdürüm gerekçe ne diye sorunca Müdürün cevabı okkalı oldu. "Keko, kurt kuzuyu yemeye karar verdikten sonra çok gerekçe bulunur."dedi.

         Ve işime son verildi...

         Aslında çarşambanın gelişi perşemebeden belliydi. TRT Kürdi'nin çalışanların tamamı Şirkete, Anadolu Ajansına ve Kurum sözleşmesine alınıp maaşlarına 1000-3000 TL arasında zam yapılırken sadece ben, üçüne de alınmadım, ne olduğunu bilmediğim yapıma bağlandım ve maaşıma sadece 20 TL zam yapıldı.

         Çünkü ben Dış Haberler Editörlüğünü yapıyor, İngilizce haberlerini Kürtçeye çeviriyordum, yapım-mapımla ne alakam olabilirdi ki...

         Bu bana açıkça bir mesajdı ama yinede Ekici, Hacc'a gidip geldi, insanız hata yapabiliriz ve belkide pişman olmuştur diye düşünüyordum. Lakin yine yanıldım ve maalesef Hacc'a bıçak olarak gitti ve ustura olarak geri döndü.

         Canımı en çok acıtan da; 2007 ve 2011 genel seçimlerinde Ak Parti'den Diyarbakır'dan milletvekili aday adayı oldum, geçmiş yıllarda makalelerimde Ak Part'inin "demokratik açılım" ve "barış süreci"ni destekledim ama bugün Ak Part'inin bürokratı tarafından infaz edildim.

         Bu konuyu Başbakan Sayın Davutoğlu'na, Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Sayın Mustafa Ataş'a, Diyarbakırlı iki Bakana ve bazı milletvekillerine  ilettim.

         Koordinatör Ekici, Bakan ve milletvekilllerine, haysiyet ve edep dışı bana iftira atıp gerçekleri çarpıtarak, benim kanal da Kürçülük yaptığım, çalışma arkadaşlarımla kavga ettiğim ve huysuzluk yaptığımı illeri sürmüştür.

         Bir defa 1,5 yıldır TRT Kürdi'de çalışıyorum, bırakın arkadaşlarımla kavga etmeyi ve uyumsuzluk yapmayı, hiçbir arkadaşımla hiçbir kavgam olmamıştır. Tam tersine tüm arkadaşlarım beni yürek ve sevgileriyle bağrına basmış, yalnızlığımda annem, babam, kardeşlerim ve kocaman ailem olmuşlardır. 

         İşyerinde vedalaşırken çoğu gözyaşı dökmüştür.

         Sonuç ne olur, işime döner miyim, dönmez miyim, Genel Müdür Şenol Göka bu zulüm karşısında bir tutum alır mı, almaz mı bilmiyorum ama bildiğim, yer yüzünde küfür devam etse de zulüm asla devam etmez.

         Hayatım boyunca ödediğim bütün bedellere rağmen değer, inanç ve kişiliğimden asla taviz vermedim, haksızlığa boyun eğmedim ve ölene kadar da boyun eğmeyeceğim.

         Son mesajım da, çok sevdiğim işyeri arkadaşlarımadır.

         Beni 1,5 yıl boyunca sevip bağrına basan, yüreğini, saygısını ve vefasını esirgemeyen, beni yolcularken gözlerinden boncukları akıtan, arayıp "bak Keko, evim, maaşım senin ve arkandayım." diyen tüm arkadaşlarıma, huzurunuzda hepsine ayrı ayrı yürekten teşekkür ederim. 

         Karar Allah'ın, takdir milletimindir...

         Saygılarımla...

 

 



Bu yazı 4058 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR

Haber sitemizi beğendiniz mi?


YUKARI