GEZEGENİN GÖRÜNMEYEN ORTAKLARI:CİNLER

(25-12-2012)

Değerli okurlar

Dinen bilinen bir gerçek var ki oda Rabbimizin  “ Ben insanları ve cinleri yalnız bana ibadet (kulluk) etsinler diye yarattım . Ve yine rabbimiz onlardan “Nar ve Mariç” ten varlıklar olarak bize haber veriyor.  En güvenilir ve değişmez kaynağımız Kur’anın verdiği haberle bizde biliriz ki bu latif varlıklar varlar..(Yazıyor olduklarım onların varlığına inananı bağlar, aksi halde okumalarının bir anlamı yok.)

“Bana ibedet etsinler diye” bölümüne hemen bir sağlama yapalım ve uzatmayalım: İnanmak için akıl,ibadet için rüşt,tercih etmek için irade gerektiğine göre ve hepside cisim değil mefhum mantıkta muğlak olduğuna göre ve yaratanın da “ibadet etsinler diye” vurgusu olduğuna göre, bizlerin yaratılış maya farklılıklarıyla beraber varlıkları tartışmasızdır…Lügat manası “kapalı” olan cin, “görünmeyen” demektir…Zaten bizlerde bu görünen alemin milyonda 5-4 ünü görmüyor muyuz?

(Sizlere bu yazıyı hazırladığım saat dilimi hurafe inancında onların cirit attıkları saat oluyor. Yani tehlikeli saatler oluyor.. Bilmiyorlar ki insanların çoğu artık gece ayakta,sabah yatakta..! Belki iş hayatımız olmasa bizde öyle olabiliriz kim bilir? 6 ay gece 6 ay gündüz durumunu da göz önünde bulundurursak sadece gece ayakta olmalarını direk çürüyen bir tez oluyor… )

KORKMAYA GEREK YOK!

Maalesef toplumumuzda “üç harfliler” diyerek ilginç bir korku cümlesi kuruluyor.Halbuki Kuran okuyan herkes Arabi telaffuz ile onlardan kıraat bahsediyor. Hatta güncel hayatımızda benzetme cümlesinde “cin gibi” bile deriz. Hatta Cin Ali hikayelerini çoğunuz hatırlarsınız. Cin Ali nin görseli nasıldı;çırpı bacak ve kollar bedende  kocaman bir kafa..Demek görülmüşler..

GEZEGENİN GÖRÜNMEYEN ORTAKLARI

Atmosferin yer çekimine uğramayan sakinleri vardır..Uçucular gibi..Mesela sinekler..İstediklerinde bizim mekanımızda durak yapabiliyorlar..Veya yüzücüler…Karamızda mola verip ara yol olarak yürüyebiliyorlar..Bazıları da  karaya değer değmez ölüyorlar… Yürümek,uçmak,yüzmek. Hepsi birer ayet. Hayat mekanlarına birer şifre..Muhteşem düzen ve nizam..

Onlar bildiğimiz ateşten farklı bir ateş ile yaratılan gezegenimizdeki ortak arkadaşlarımız. Her var olanı görme şansına sahip değiliz. Görmememiz inkar etmemizi de gerektirmez. İnkar haksızlıktır. Biz gösteremediğimiz ağrılarımıza görünmeyen teşhisle tedavi oluyor ve ağrının gittiğine fiziki eylemlerin şahitliğini sunuyoruz. Önünde oturduğunuz insan eseri teknolojinin kullanımını gerçekleştirirken şifreli dahi olsa bilgilerimiz, bilgimiz dışında çekilebiliyor…Küçük ve kısa bir örnek. Arkadaşımı arıyorum “x” yer nerde adresini biliyor musun? Bana: “Bekle internetten bakayım diyor ve bana dönerek:adres,krokisi,alınacak bir şey ise fiyatı(ortalama) ismi hatta sorulana göre koduna kadar veriyor.İki insan arasında insanoğlunun keşfettiği bu teknoloji daha nice keşfedilmeyenlere haber niteliğindedir..İki insan arasında bir cihaz…Yüklemindeki bilgilerin doğruluğu kadar,yol gösteriyor tıkananlara..

 Onlar, küre-i arzın insanların çoğumuz tarafından görünmeyen sakinleri.

Biz, fiziki yaratılış gereği zahir,toprak mahsullü oluşumuzdan cisim ağırlıklı fiziki yaşam süreriz. Eşref-i mahlukat olan ruh donanımımıza, beden kafesinin giydirilmesi ile nurundan üfürülen varlığımız cisimle camit zararlardan korunmuş…

SİHİRBAZLARIN HÜNERİ; İSTİDRAÇ

“Cann” denilen cinler ateşten olup kafessiz (bedensiz) olmalarından madde engeline takılmadan insan yaşam merkezlerinde beden gözümüze takılmadan seyir halindedirler. Ne bizim bedenimiz onlara engel,ne de onların varlığı  bize engel.. Zaten artık milyonların cinlerin varlıklarından haberdar olup ta ıspatını görünür kılma çabası ortak akla uyduğunda, çok alanlarda ortak iş yarının dünyasında kaçınılmaz olacaktır…

Kulluğa davet delalet içinde olmayı gerektirir. Bu anlamda “Mümin, münafık,kafir,müşrik” kavramları onları da bizler gibi kapsama alanına aldığına göre; insanlarla irtibatta olabilecek olan cinler, insanların Allah katında bu sınıflardan hangisine kaydı varsa o türden işlerle alakalı olurlar. Olağanüstü insan mantığını zorlayan bazı göstericilerin sergilediği gösterilerin cinlerin iştigaliyle yapıldığı insanlara izah edilmeyince insanlarımız bu kişilere neredeyse ilah mefhumunu yüklemekte. Oysa onların bu mantık zorlamaları evrensel din islamda “İSTİDRAÇ” olarak zaten haber verilmekte..Veya fincan üzeri fal ayağına millete yutturulan bilgilerinde şeytani cinlerin okları olduğu dinen malumdur. Veya gökyüzünde kulak hırsızlığı yapan şeytanların yeryüzündekilere insan kulak hırsızlarına bilgi aktarma eylemlerinin olduğunu haber eden kuran “Biz yıldızları şeytanları taşlayıcı kıldık” buyurması gibi.. Bediüzzaman Sait NURSİ hz. dediği gibi Şu asırda bir kısım kimseler maddî vücutlarını atıverseler, şeytan olurlar. Şeytanlar da maddî vücut giyiverseler bu devirdeki bir kısım insanlar gibi olurlar. Aslında isimleri farklıda olsa insanlara zarar veren kişilerden bu toplumun içtinap etmesi gerekir,cinlerden değil...

ONLAR CİSİM ENGELİNE TAKILMAZLAR

Madem dünya cismine takılmayıp,kapı ,baca , emniyet,kilit,şifre,gizli kamera,ses kayıt cihazı,koruma, saat dilimi vs.vs hayatlarına gir-çık larına engel değildir. Ve mümin olan cine  mümin olan insan, münafık olanına münafık vs.vs siz bunu karakteristik özelliklere kadar irtibatı olanlar “Arkadaşını göster,sana kim olduğunu söyleyeyim” anlamıyla kendiniz fikirlerinizde ona göre detaylandırabilirsiniz.. Demek cin çarpması dedikleri de bozuk karakterlilerin bunu bir eğlence haline getirerek onlarla uğraşması sonucu “Gayretullaha” dokunan bir ikazıdır. Siz ister misiniz sizinle eğlenilsin? Onlarda öyle demek…

Salih ve sadık müminler onların Salih ve sadıkları ile de arkadaş olabilir, sıkıntı  ve zor zamanlarında destek alabilirler ve almışlardır..

SAHABENİN HAYATI İLE DOĞRU BİLGİ

Görüşülebilineceğine ve görünebileceğine dair Hazreti Ömer (radıyallâhu anh) başka, Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) başka, Ebû Zer (radıyallâhu anh) de başka şekilde gördükleri sahabe hayatında rastladığımız bilgilerdendir. Meselâ, İbn Mesud, Resûlullah`ın (sallallâhu aleyhi ve sellem) yanında bir gölge şeklinde müşâhede edildiği, Hazreti Ömer’in zayıf nahif bir insan şeklinde, Ebû Zerr’in ise daha başka surette görmesi de tevatürle gelen bilgilerdendir…

NETİCE-İ KELAM

Güneydoğuya doğru hala hayatta olan ve hayatlarını İslam davasına adamış nice hak dostlarıyla,medrese alimleriyle,istişare edilse kanaatim o ki  devletin içinden çıkamadığı muğlak meselelerde gerek adres, gerek suçlu failler,kimin koyduğu ve nereye koyduğu meçhul böcekler onlara sorularak ipucu elde edebilir ve maddi masrafı “0” olan sorunlar  kalıcı çözümlenebilir.

Maasselame

Mü'mine Ö.SARI