Enver Abi de Rumeli muhaciri bir aileden olduğu için Türk dünyasının meselelerini yakinen bilir, dertleriyle dertlenirdi. Türkistan'a ayrı bir sevdası vardı, âdeta âşıktı. “Bizim feyz kaynağımız Semerkant, Buhara ve Delhi'dir” derdi. Sovyetler dağılmadan bir süre evvel Enver Abi'ye “Efendim, yirminci asır Türklerin gözyaşı asrıdır. Dünyada hiçbir millet yirminci asırda Türk milleti kadar acı, ızdırap, çile çekmemiştir. Bütün Türkistan, Kırım-Kafkasya, Balkan Türkleri esaret altında inim inim inlemektedir. Tarihçi arkadaşlarımız bir araya gelerek, yirminci asırda Türklerin gözyaşını dile getiren bir kitap yazsalar; biz de bunu basıp bütün gençliğe okutsak” dedim. O zaman özel tele-vizyonlar daha yeni kuruluyordu. Enver Abi aniden “İnşallah televizyonumuz olur, bunların hepsinin filmlerini yaparız” dediler. Şimdi TGRT'nin belgesellerini, evliya filmlerini Türkistan, Kafkasya ve Rusya Türkleri seyretmektedir...
Kaynak: IHA